10 direkte Treffer gefunden für: Sein


77 indirekte Treffer gefunden für: Sein

Deutsch Türkisch
seinen Namen eigenhändig schreiben kendi el yazısı ile adını yazmak
sein Abschiedsgesuch einreichen veda dilekçesini sunmak
sein Alibi nachweisen [Rechtswissenschaft] suçun işlendiği anda suç yerinde olmadığını ispat etmek
sein Alibi verteidigen {v} delilini savunmak
sein Alibi vorlegen {v} delilini sunmak
sein Amt antreten {v} görevine başlamak
sein Amt aufgeben {v} görevinden ayrılmak
sein amt missbrauchen {v} görevini kötüye kullanmak
sein Amt niederlegen {v} görevinden istifa etmek
sein Amt unparteiisch und gewissenhaft ausüben görevini tarafsız ve itinalı yapmak
sein Ansehen mehren {v} namını artırmak
Sein Aufstieg begann im Jahre yükselişi ...yılında başlamıştı
sein Augenmerk richten auf {v} dikkatini ...üstüne yöneltmek
sein Auskommen haben {v} geçimini temin edebilmek
sein Austritt aus der Kirche hat viele schockiert kilise üyeliğinden çıkışı herkesi şoke etti
sein Auto abmelden oto,obilin kaydını iptal etme
sein Bedauern zum Ausdruck bringen üzüntüsünü dile getirmek
sein Bedürfnis verrichten {v} ihtiyacını görmek
sein Beileid aussprechen {v} başsağlığı dilemek
sein Beileid aussprechen {v} taziyetlerini bildirmek
sein Beileid bekunden {v} taziyede bulunmak
sein Beruf onun mesleği
sein Berufsweg in der Dualen Berufsausbildung beginnen meslek eğitimine ikili sistemde (teori ve pratik) başlamak
sein Bestes geben elinden geleni yapmak
sein Bestes tun elinden geleni yapmak
sein bestes tun {v} {v-tr} {hoef.} elinden geleni yapmak
sein Bestes tun elinden gelenin en iyisini yapmak
sein Bestes versuchen elinden geleni yapmaya çalışmak
sein blaues Wunder erleben [negatives Erlebnis] kötü bir sürprizle karşılaşmak
sein Blick schweifte wiederholt ab bakışını tekrar başka yere cevirdi
sein Blut ist schlecht kanı bozuk
sein Brot verdienen ekmeğini kazanmak
sein Brot verdienen geçimini temin etmek
sein Bündel schnüren pılısını pırtısını toplayıp gitmek
sein Charakter wird geprägt von karakteri ...den/dan etkilenmiş
sein eigener Herr sein {v} kendi kendinin efendisi olmak
sein eigenes Grab graben {v} kendi mezarını kendi elleriyle kazmak
sein eigenes lob singen {v} kendini öven şarkı söylemek
sein Einkommen aufbessern {v} gelirini artırmak
sein Einsatz und persoenliches Engagement faaliyeti ve şahsi angajmanı
sein Einverständnis zeigen rızasını gösterme
sein einziger Gedanke tek düşüncesi
sein Fortkommen haben geçimini temin etmek
sein ganzes Hab und Gut opfern varını yoğunu feda etmek
sein Gebet verrichten {v} duasını yapmak
sein Gebet verrichten {v} dua etmek
sein Geld auf die Straße werfen parasını sokağa atmak
sein Geld durch die Gurgel jagen parasını çarçur etmek
sein Geld nicht wert sein verilen paraya değmemek
sein Geld verdoppeln {v} parasını ikiye katlamak
sein Geld vergeuden {v} parasını çarçur etmek
5 Kilo schwer sein {v} beş kilo ağırlığında olmak
50 Meter hoch sein {v} 50 metre yüksekliğinde olmak
ab sein {v} ayrılmış olmak
ab sein {v} ayrı olmak
ab sein {v} bitkin olmak
ab sein {v} kopmuş olmak
ab sein {v} uzakta bulunmak
abends müde sein {v} akşamları yorgun olmak
abenteuerlustig sein {v} maceraperest olmak
das Abfallbewusstsein {sub} {n} çöp bilinci
abgebrannt sein {v} meteliksiz olmak
abgebrannt sein {v} yanmış olmak
abgebrannt sein {v} züğürt olmak
abgebrannt sein {v} çaresiz kalmak
abgedreht sein {v} deli olmak
abgedreht sein {v} kaçık olmak
abgedreht sein {v} çılgın olmak
abgefahren sein {v} {ugs.} zamanı geçmiş olmak
abgefahren sein {v} aşınmış olmak
abgefahren sein {v} [ein Zug] kalkmış olmak
abgefahren sein {v} [ein Zug] hareket etmiş olmak
das Abgeflogensein {sub} {n} uçup gitme
abgehackt sein {v} başarılmış olmak
abgehackt sein {v} başarıyla bitirilmiş olmak
das Abgehärtetsein {sub} {n} sert olma
abgekratzt sein {v} tırmalanmış olmak
0.005s