1 direkte Treffer gefunden für: gitme

Deutsch Türkisch
das Gehen {sub} {n} gitme

77 indirekte Treffer gefunden für: gitme

Deutsch Türkisch
begeben {v} [sich ~: gehen] gitmek
bestrebt zu gehen gitmek için çaba sarfediyor
bestrebt zu gehen gitmeye çalışıyor
Besuche mich bevor du abreist! Gitmeden beni ziyaret et!
betreten {v} [betrat, hat betreten] gitmek
bitten gehen zu dürfen gitmeye izin vermenizi rica ederim
bitten zu gehen {v} gitmesini rica etmek
Du brauchst nicht zu gehen gitmeyebilirsin
Er ist im Zweifel, ob er gehen soll gitmekte kararsız
er muss gehen gitmek zorunda
es ist an der Zeit zu gehen gitme zamanı geldi
es ist die Zeit zu gehen gitme zamanı geldi
es steht Ihnen frei zu gehen gitmekte serbestsiniz
es wagen zu gehen gitme cüretini göstermek
etwas hingehen lassen {v} gitmesine engel olmamak
fortdürfen {v} gitmeğe izinli olmak
fortgehen {v} gitmek
fortmüssen {v} gitmek zorunda olmak
fortziehen {v} gitmek
Geh nicht! gitme!
gehen {v} [ging, gegangen: allgemein] gitmek {v}
gehen müssen {v} gitmek zorunda olmak
die Gehentfernung {sub} {f} gitme mesafesi
hindürfen {v} gitmeğe izinli olmak
hingehen {v} gitmek
hinlassen {v} gitmesine izin vermek
hinmüssen {v} gitmek zorunda olmak
ich bin dafür zu gehen gitme taraftarıyım
ich muss fort gitmem lâzım
ich muss gehen gitmem lâzım
ich muss los! {ugs.} gitmem lâzım
ich sollte gehen gitmeliydim
ich war gerade dabei zu gehen gitmek için yola koyulmuştum
im Fortgehen begriffen gitmek üzere olan
Kurve kratzen {sub} {f} {ugs.} gitmek
leicht zu begehen gitmesi kolay
losmüssen {v} gitmek zorunda olmak
meiden {v} [mied, hat gemieden] gitmemek
mitgeben {v} [gab mit, hat mitgegeben] gitmekte olan birine beraberin de götürmesi için bir şey vermek
muss fort gitmek zorundayım
muss fort gitmem gerek(iyor)
Muss los! {ugs.} gitmem lazım!
Musst du gehen? gitmek zorunda mısın?
Musst du gehen? gitmek mecburiyetinde misin?
münden {v} [mündete, hat gemündet] gitmek
sesshaft {adj} {ugs.} gitmek bilmeyen konuk
sich weigern zu gehen {v} gitmeyi reddetmek
unter der Bedingung, dass er ging gitmesi şartıyla
verlaufen {v} [Straße] gitmek
weggehen {v} [ging weg, ist weggegangen] gitmek
weggemusst gitmesi şart idi
abdüsen {v} {ugs.} [sich rasch entfernen] hızla çekip gitme
das Abfließen {sub} {n} akıp gitme
das Abgeflogensein {sub} {n} uçup gitme
das Abhandenkommen {sub} {n} kaybolup gitme
abrichten von Tieren {v} hayvanları eğitme
Abrollbewegung beim Gehen {sub} {f} bükülerek gitme
die Abweichung {sub} {f} [Schifffahrt, Luftfahrt] yanlış yola gitme
die Anmutung {sub} {f} [gefühlsmäßiges, unbestimmtes Eindruckserlebnis] garibine gitme
die Auftragskürzung {sub} {f} projede kısaltmaya gitme
Ausflug ins Kino {v} sinemaya gitme
der Ausfluss {sub} {m} akıp gitme
das Bahngehen {sub} {n} teren yolunda gitme
der Begleitdienst {sub} {m} [Soziologisch] beraberinde gitme
die Begleitung {sub} {f} [nicht standardsprachlich: begleitete Tour] birlikte gitme
die Belehrung {sub} {f} eğitme
die Besegelung {sub} {f} yelkenli ile gitme
die Bezähmung {sub} {f} eğitme
der Bordellbesuch {sub} {m} geneleve gitme
die Bändigung {sub} {f} hayvan eğitme
der Dienstgang {sub} {m} işe gitme
die Domestikation {sub} {f} eğitme
die Dressur {sub} {f} hayvan eğitme
das Durchströmen {sub} {n} akarak gitme
Eintritt in die Armee {sub} {m} askere gitme
die Entblutung {sub} {f} kanı gitme
das entrollen {sub} {n} yuvarlanarak gitme
0.005s