alle ... über einen Kamm scheren
|
herkesi aynı kefeye koymak
|
|
alle ignorieren
{v}
|
herkesi görmemezlikten gelmek
|
|
alle über einen Kamm scheren
{v}
|
herkesi aynı kefeye koymak
|
|
alle über einen Kamm scheren
{v}
|
herkesi bir tutmak
|
|
der
Allerweltsvetter
{sub}
{m}
|
herkesin dostu
|
|
alles ist wohlauf
|
herkesin sağlığı yerinde
|
|
allgemein auffallen
{v}
|
herkesin gözüne çarpmak
|
|
allgemein verständlich
{adj}
|
herkesin rahatlıkla anlayabileceği
|
|
allgemeines Gespräch sein
{v}
|
herkesin dilinde olmak
|
|
allgemeines im Gespräch sein
|
herkesin dilinde olmak
|
|
allgemeinverständlich
|
herkesin kolayca anlayabileceği şekilde
|
|
allumarmend
{adj}
|
herkesi kucaklayan
|
|
bekannt sein wie ein bunter Hund
[stadtbekannt]
|
herkesin dikkatini çekmek
|
|
die
Binsenwahrheit
{sub}
{f}
|
herkesin bildiği
|
|
die
Binsenwahrheiten
{sub}
{pl}
|
herkesin bildikleri
|
|
die
Binsenweisheit
{sub}
{f}
|
herkesin bildiği
|
|
da blieb kein Auge trocken
|
herkesin gözünden yaş aktı
|
|
er zeigte es vor aller Augen
|
herkesin önünde göstermişti
|
|
es allen Leuten recht machen wollen
|
herkesin gönlünce olmayı istemek
|
|
es allen recht machen
|
herkesin gönlünce olmak
|
|
es ist nicht jedermanns Sache
|
herkesin yapacağı iş değil
|
|
es jedem Recht machen wollen
{v}
|
herkesin isteğine göre davranmak
|
|
Essen, bei dem jeder etwas mitbringt
|
herkesin bir şeyler getirdiği yemek
|
|
etwas von den Dächern schreien
|
herkesin diyacağı şekilde söylemek
|
|
der
Feger
{sub}
{m}
[attraktives Mädchen]
|
herkesi cezbeden kız
|
|
für wirbel sorgen
{v}
[Aufsehen erregen]
|
herkesin ilgisini çekmek
|
|
gemeinverständlich
{adj}
|
herkesin anlayabileceği
|
|
gemeinverständlich darstellen
{v}
|
herkesin anlayabileceği şekilde ifade etmek
|
|
gemeinverständliches Buch
{sub}
{n}
|
herkesin anlayabileceği kitap
|
|
im Interesse aller
|
herkesin yararına
|
|
in aller Öffentlichkeit
|
herkesin gözü önünde
|
|
in jedermanns Mund sein
{v}
|
herkesin dilinde olmak
|
|
jeder hat das Recht zu kaufen
|
herkesin satın alma hakkı var
|
|
Jeder hat mal Glück im Leben
|
herkesi hayatta şansı olur
|
|
Jeder hat seine Macken
{ugs.}
|
herkesin hatası olabilir
|
|
jedermanns
|
herkesin
|
|
jedermanns Gegner
|
herkesin rakibi
|
|
das
Jedermannsrecht
{sub}
{n}
|
herkesin sahip olduğu hak
|
|
das
Lästermaul
{sub}
{n}
|
herkesi kötüleyen kimse
|
|
Man kann es nicht jedem recht machen
|
herkesin gönlünce olamazsın
|
|
die
Patentlösung
{sub}
{f}
|
herkesi memnun eden çözüm
|
|
die
Public-Domain-Software
{sub}
{f}
[Internet]
|
herkesin kullanımına açık yazılım
|
|
universal
{adj}
|
herkesi kapsayan
|
|
universell
{adj}
|
herkesi kapsayan
|
|
von allen bewundert
|
herkesin hayret ettiği
|
|
vorbeten
{v}
[betete vor, hat vorgebetet]
|
herkesin önünde yüksek sesle dua etmek
|
|
zu jedermanns Zufriedenheit
|
herkesin memnuniyeti için
|
|
zum Wohle aller
|
herkesin refahına
|
|