die
Abgehobenheit
{sub}
{f}
|
kendini yükseklerde görme
|
|
abheben
{v}
{ugs.}
[hebte ab, hat abgehoben]
|
kendini beğenmek
|
|
abhetzen
{v}
[sich]
|
kendini yormak
|
|
abhärmen
{v}
[sich]
|
kendini başkası için telef etmek
|
|
abhärmen, sich
{v}
|
kendini başka biri için telef etmek
|
|
abjagen
{v}
[sich]
|
kendini yormak
|
|
abkapseln, sich
{v}
|
kendini çevresinden veya arkadaşlarından izole etmek
|
|
abmühen, sich
{v}
|
kendini yormak
|
|
abschleppen
{v}
[sich]
|
kendini sürüklemek
|
|
abschleppen
{v}
[sich]
|
kendini yormak
|
|
absperren
{v}
[sperrte sich ab, hat sich abgesperrt]
|
kendini kapatmak
|
|
abstrampeln
{v}
[sich]
|
kendini yormak
|
|
affig
{ugs.}
|
kendini beğenmiş
|
|
die
Amortisationszeit
{sub}
{f}
|
kendini amorti etme süresi
|
|
amortisieren
{v}
[sich ~]
|
kendini amorti etmek
|
|
an sich arbeiten
{v}
|
kendini geliştirmek
|
|
an sich halten
{v}
|
kendini tutmak
|
|
anbrechen
{v}
[brach an, hat angebrochen]
|
kendini göstermek
|
|
angeben
{v}
[sich]
|
kendini ‚-mış` gibi göstermek
|
|
anheuern
{v}
[heuerte an, hat angeheuert]
|
kendini tayfa yazdırmak
|
|
anstrengen, sich-
{v}
|
kendini zorlamak
|
|
arrogant
{adj}
|
kendini beğenmiş
|
|
die
Arroganz
{sub}
{f}
|
kendini beğenmişlik
|
|
Art sich auszudrücken
{sub}
{f}
|
kendini ifade şekli
|
|
auf dem Teppich bleiben
{v}
{ugs.}
|
kendini havalarda görmemek
|
|
auf die Pauke hauen
[angeben]
|
kendini metetmek
|
|
auf doof machen
{v}
|
kendini aptal göstermek
|
|
aufgeblasen
{adj}
|
kendini beğenmiş
|
|
die
Aufopferung
{sub}
{f}
[der eigenen Person]
|
kendini feda etme
|
|
auftrumpfen
{v}
|
kendini üstün görmek
|
|
aus sich herausgehen
{v}
|
kendini aşmak
|
|
ausgeflippt
{adj}
|
kendini kaybetmiş
|
|
auszeichnen
{v}
[sich ~]
|
kendini göstermek
|
|
die
Auszeichnung
{sub}
{f}
|
kendini gösterme
|
|
die
Automysophobie
{sub}
{f}
|
kendinin pis olduğu takıntısı
|
|
die
Autoskopie
{sub}
{f}
|
kendini kendi dışında bir kişi gibi algılama yanılgısı
|
|
außer Rand und Band geraten
{v}
|
kendini zaptedememek
|
|
balancieren
{v}
|
kendini dengede tutmak
|
|
die
Barbiepuppe
{sub}
{f}
[auch fig.: eingebildete, aufgedonnerte Blondine]
|
kendini beğenmiş sarışın bayan
|
|
beeindrucken
{v}
[beeindruckte, hat beeindruckt]
|
kendini saydırmak
|
|
Beherrschen Sie sich!
|
Kendinize gelin
|
|
bei der Sache sein
{v}
|
kendini vermek
|
|
beschuldigen
{v}
[sich]
|
kendini suçlamak
|
|
die
Besessenheit
{sub}
{f}
|
kendini kaptırma
|
|
Betrachten Sie sich als entlassen!
[arbeit, Gefängnis...]
|
Kendinizi çıkarılmış kabul edin!
|
|
Betrachten Sie sich als verhaftet!
|
Kendinizi tutuklanmış kabul edin!
|
|
betrug sich
[er, sie, es~]
|
kendini kandırmıştı
|
|
bewähren, sich
{v}
|
kendini göstermek
|
|
bewähren, sich
{v}
|
kendinin değerli olduğunu kanıtlamak
|
|
bewähren, sich
{v}
|
kendinin doğru olduğunu kanıtlamak
|
|
die
Bewährung
{sub}
{f}
|
kendini kanıtlama
|
|
dich selbst
|
senin kendini
|
|
selbst-
[Vorsilbe]
|
kendi kendini
|
|