absolut keiner
|
hiç kimse
|
|
absolut nichts
|
hiçbir şey
|
|
ahnungsloser Strohmann
{sub}
{m}
|
hiçbir şeyden haberi olmayan kullanılan kişi
|
|
als ob nichts geschehen wäre
|
hiçbir şey olmamış gibisine
|
|
am Nimmerleinstag
[an keinem Zeitpunkt, zu keiner Zeit]
|
hiçbir zaman
|
|
Amen in Kirche
|
hiç şüphesiz
|
|
an allem nörgeln
|
hiçbir şeyden hoşlanmamak
|
|
an keiner Stelle
|
hiçbir yerde
|
|
anlasslos
{adj}
[ohne äußeren Beweggrund]
|
hiçbir dış gerekçesi olmayan
|
|
die
Apsithyrie
{sub}
{f}
|
hiç ses çıkaramama
|
|
die
Ataraxie
{sub}
{f}
[Med.]
|
hiçbir heyecan veya zihin etkisiyle uyarılmayan ruh dinginliği
|
|
auf gar keinen Fall
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keine Weise
|
hiçbir şekilde
|
|
Auf keinem System wird eine Änderung ausgeführt
|
hiçbir sistemde değişiklik yapılmayacak
|
|
auf keinen Fall
|
hiçbir suretle
|
|
auf keinen Fall
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keinen Widerstand stoßen
|
hiçbir dirençle karşılaşmamak
|
|
auf keiner Karte eingezeichnet
|
hiçbir karta çizili değil
|
|
auf keiner Karte verzeichnet
|
hiçbir karta çizili değil
|
|
auf keiner Landkarte verzeichnet
|
hiçbir haritada çizili değil
|
|
auf keiner Weise
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keinerlei Weise
|
hiçbir surette
|
|
auf nichts hinauslaufen
|
hiçbir şey getirmez
|
|
auf unschuldig machen
{v}
[unschuldig tun]
|
hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmak
|
|
aufschluchzen
{v}
|
hıçkırarak ağlamak
|
|
aufweinen
{v}
|
hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamak
|
|
aus dem Boden gestampft
|
hiç yoktan yaratıldı
|
|
aus keinem Grunde
|
hiçbir sebepten
|
|
ausbrechen
{v}
[brach aus, hat ausgebrochen]
|
hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamak
|
|
die
Auswanderung
{sub}
{f}
|
hicret
|
|
der
Hidschra
{sub}
{m}
|
hicret
|
|
Auswanderung des Propheten Mohammed von Mekka nach Medina
|
hicret
|
|
Beginn der islamischen Zeitrechnung
|
hicra
|
|
bei weitem nicht
|
hiçbir şekilde
|
|
bemäkeln
{v}
[bemäkelte, hat bemäkelt]
|
hiçbir şeyi beğenmemek
|
|
besser als gar nichts
|
hiç yoktan iyi
|
|
besser als nichts
|
hiç yoktan iyidir
|
|
besser spät als nie
|
hiç yoktan iyidir
|
|
bis zum Sankt Nimmerleinstag
|
hiçbir tarihte
|
|
Cotardsches Syndrom
{sub}
{n}
|
hiççilik, yokçuluk
|
|
da fragst du mich was!
|
hiç bilmediğim bir şeyi soruyorsun!
|
|
Da ist überhaupt nichts Geheimnisvolles daran
|
hiçbir gizlilik yok
|
|
Da komme ich nicht mehr mit!
|
hiçbir şey anlamıyorum
|
|
das hat nichts zu bedeuten
|
hiç önemi yok
|
|
das ist gar nicht so übel
|
hiç de fena değil
|
|
das ist gar nicht übel
|
hiç fena değil
|
|
das ist jedenfalls etwas
|
hiç yoktan iyi
|
|
das ist keine Frage
|
hiç şüphe yok
|
|
der
Dauerbrand
{sub}
{m}
|
hiç söndürülmeden çalışma
|
|
die
Dauerbrandbogenlampe
{sub}
{f}
|
hiç söndürülmeyen ark lambası
|
|
dem steht nichts im Wege
|
hiçbir engel yok
|
|
alles oder nichts
|
ya hep ya hiç
|
|
Auftrag für alles oder nichts
|
ya hep, ya hiç
|
|
beinahe nie
|
hemen hemen hiç
|
|
chic
{adv}
|
ince
|
|
chic
{adv}
|
moda
|
|
chic
{adv}
|
yakışık
|
|
chic
{adv}
|
zarif
|
|
chic
{adv}
|
şık
|
|
chic chic
{adj}
|
gayet şık
|
|
Dies oder gar nichts
|
ya bu ya hiç
|
|
dir nichts
|
sana hiç
|
|
eine totale Null
|
tam bir hiç
|
|
es geht um die Wurst
|
ya hep, ya hiç
|
|
es geht ums Ganze
|
ya hep ya hiç
|
|
fast gar nicht
|
hemen hemen hiç
|
|
fast nie
|
hemen hemen hiç
|
|
kaum noch
|
hemen hemen hiç
|
|
Nichts als Klagen!
|
şikâyetten başka hiç
|
|
nichts mehr
|
başka hiç
|
|
nie zuvor
|
daha önce hiç
|
|
nimmermehr
|
artık hiç
|
|
noch lange nicht
|
neredeyse hiç
|
|
noch längst nicht
|
neredeyse hiç
|
|
noch nichts
|
henüz hiç
|
|
noch nie
|
şimdiye kadar hiç
|
|
die
Null
{sub}
{f}
[ugs.: Versager]
|
hiç oğlu hiç
|
|