ausstehender Lohn
{sub}
{m}
|
henüz ödenmemiş ücret
|
|
die Zeit ist noch nicht reif dafür
|
henüz bunun zamanı gelmedi
|
|
ein noch brachliegendes Talent
|
henüz kullanılmayan bir yetenek
|
|
ein noch unbeschriebenes Blatt
|
henüz ne olduğu bilinmeyen biri
|
|
er ist eben fertig geworden
|
henüz işi bitti
|
|
Er ist kaum 18 Jahre alt
|
Henüz 18 yaşında bile değil
|
|
er ist noch nicht auf
|
henüz uyanmadı
|
|
es ist alles noch offen
|
henüz her şey açık
|
|
es ist noch in der Schwebe
|
henüz sallantıda
|
|
es liegen noch keine Ergebnisse vor
|
henüz sonuçlar belli değil
|
|
es steht noch auf der Kippe
|
henüz kesin değil
|
|
Fleisch ist noch nicht gar
{sub}
{n}
|
henüz pişmedi
|
|
die
Färse
{sub}
{f}
|
henüz doğurmamış inek
|
|
die
Färsen
{sub}
{pl}
|
henüz doğurmamış inekler
|
|
grün hinter den Ohren sein
{v}
|
henüz olgunlaşmamak
|
|
grüner Beton
{sub}
{m}
[verdichteter, jedoch noch nicht erstarrter Frischbeton]
|
henüz sertleşmemiş beton
|
|
die
Halbschrift
{sub}
{f}
|
henüz tasdik olmamış ön tapu
|
|
ich habe erst zehn Seiten gelesen
|
henüz on sayfa okudum
|
|
im Fluss sein
{v}
[noch nicht endgültig geklärt und abgeschlossen sein]
|
henüz açığa kavuşmamış veya tamamlanmamış olmak
|
|
in den Kinderschuhen stecken
{v}
|
henüz gelişmemiş
|
|
in den Kinderschuhen stecken
{v}
|
henüz gelişme safhasında
|
|
in der Luft liegen
{v}
|
henüz gerçekleşmemiş olmak
|
|
in der Schwebe sein
{v}
[Verfahren]
|
henüz bir karara varılmış olmamak
|
|
ist noch unverkauft
|
henüz satılmadı
|
|
der
Jungvogel
{sub}
{m}
|
henüz ergenliğe ulaşmamış kuş
|
|
die
Jungvögel
{sub}
{pl}
|
henüz cinsel ergenliğe ulaşmamış kuşlar
|
|
just
{adj}
|
henüz biraz önce
|
|
die
Kalbe
{sub}
{f}
|
henüz doğmamış inek
|
|
kaum
{adv}
|
henüz değil
|
|
kaum ein Monat
|
henüz bir ay
|
|
bürgerliche Dämmerung
{sub}
{f}
[Lesen im Freien möglich]
|
henüz yazı okunamıyacak kadar kararmama
|
|
die
Neotenie
{sub}
{f}
[Zoologie]
|
henüz larva dönemindeki organizmanın cinsel olgunluk göstermesi
|
|
das
Neuland
{sub}
{n}
|
henüz araştırılmamış olan
|
|
das
Neuland
{sub}
{n}
|
henüz üzerine araştırma yapılmamış bir bilim alanı
|
|
der
Nischenmarkt
{sub}
{m}
|
henüz keşfedilmemiş pazar
|
|
noch ausstehen
{v}
|
henüz eksik olmak
|
|
noch ausstehend
|
henüz eksik olan
|
|
noch dableiben
|
henüz burada kalmak
|
|
noch gut erhalten sein
{v}
|
henüz iyi durumda olmak
|
|
noch feuchte Farbe
{sub}
{f}
|
henüz yaş boya
|
|
Noch gehört er nicht zum alten Eisen
|
henüz yaşlı sayılmaz
|
|
noch in den Windeln stecken
|
henüz başlangıçta olmak
|
|
noch in frischer Erinnerung
|
henüz taze hatırası var
|
|
noch ist er nicht entwischt
|
henüz yakalanmadı
|
|
noch jung sein
|
henüz genç olmak
|
|
noch keine zehn Minuten her
|
henüz aradan on dakika bile geçmedi
|
|
noch neu sein
{v}
|
henüz yeni olmak
|
|
noch nicht
|
henüz değil
|
|
noch nicht abgelaufen
|
henüz süresi dolmadı
|
|
noch nicht abgerechnet
|
henüz hesaplanmadı
|
|
noch nicht abgewickelter Schaden
|
henüz halledilmemiş hasar
|
|
kaum
{adv}
|
ancak henüz
|
|