Daran besteht kein Zweifel
|
bundan hıc şüphe yok
|
|
daran denken
{v}
|
bir konuyu göz önünde bulundurmak
|
|
daran denken!
|
bunu düşün!
|
|
Daran gibt es nichts zu deuteln
|
bunun yanlış anlaşılacak bir yönü yok
|
|
Daran gibt's nichts zu rütteln!
{ugs.}
|
bundan geri dönüş yok
|
|
daran glauben müssen
|
bir şeye katlanmak zorunda kalmak
|
|
daran hindern
{v}
|
bir şeye engel olmak
|
|
daran ist mir viel gelegen
|
buna çok önem veriyorum
|
|
daran ist nicht zu tippen
|
her şey ortada!
|
|
daran ist nicht zu tippen
|
söylenecek laf yok!
|
|
daran ist nicht zu zweifeln
|
bundan şüphelenilemez!
|
|
Daran ist nichts auszusetzen
|
bunda karşı çıkacak bir durum yok
|
|
Daran ist nichts zu bemängeln
|
bunda bir hata yok
|
|
daran liegen
{v}
|
neden olmak
|
|
Daran ließ sich nichts zweifeln
|
bunda bir şüphe yoktu
|
|
Daran lässt sich nichts ändern
|
bunda değiştirecek bir durum yok
|
|
Daran lässt sich sehen, dass ...
|
… olduğu bundan belli oluyor
|
|
darangeben
{v}
[gab daran, habe darangegeben]
|
bir şeye eklemek
|
|
darangeben
{v}
[gab daran, habe darangegeben]
|
dökmek
|
|
darangeben
{v}
[gab daran, habe darangegeben]
|
feda etmek
|
|
darangeben
{v}
[gab daran, habe darangegeben]
|
ilave etmek
|
|
darangeben
{v}
[gab daran, habe darangegeben]
|
katmak
|
|
darangegangen
|
başladı
|
|
darangegangen
|
yapmak üzere koyuldu
|
|
darangehen
{v}
|
başlamak
|
|
darangehen
{v}
|
bir şeye başlamak
|
|
darangehen
{v}
|
yapmak üzere koyulmak
|
|
darangehend
{adj}
|
başlayarak
|
|
daranhalten
{v}
[hielt daran, habe darangehalten]
|
bir şeye uymak
|
|
darankommen
{v}
[kam daran, bin darangekommen]
|
sırası gelmek
|
|
daranmachen sich, etwas zu tun
|
bir şey yapmaya koyulmak
|
|
daransetzen
{v}
[setzte daran, habe darangesetzt]
|
bir amaç uğruna sarf etmek
|
|
daransetzen
{v}
[setzte daran, habe darangesetzt]
|
bir şeyi tehlikeye atmak
|
|
daransetzen
{v}
[setzte daran, habe darangesetzt]
|
kullanmak
|
|
daransetzen
{v}
[setzte daran, habe darangesetzt]
|
riske etmek
|
|
daranwenden
{v}
[wendete daran, habe darangewendet]
|
gayret sarf etmek
|
|
daranwenden
{v}
[wendete daran, habe darangewendet]
|
masraftan kaçınmamak
|
|
daranwenden
{v}
[wendete daran, habe darangewendet]
|
zaman harcamak
|
|
daranwenden
{v}
[wendete daran, habe darangewendet]
|
zaman sarf etmek
|
|
daranwenden
{v}
[wendete daran, habe darangewendet]
|
çaba sarf etmek
|
|
Da ist überhaupt nichts Geheimnisvolles daran
|
hiçbir gizlilik yok
|
|
Denk nicht weiter daran
|
artık bunu düşünme
|
|
denkt daran
[er, sie, es]
|
bunu düşünüyor
|
|
denkt daran
[er, sie, es]
|
onu düşünüyor
|
|
dicht daran
{adv}
|
yakın
|
|
dran
{adv}
{ugs.}
|
s. daran
|
|
Er gewöhnte sich daran
|
buna alışmıştı
|
|
er glaubt felsenfest daran
|
buna tam inanıyor
|
|
es liegt mir nichts mehr daran
|
buna hiç önem vermiyorum
|
|
es liegt mir viel daran
|
buna çok önem veriyorum
|
|
ich dachte nicht im Traum daran
|
bunu rüyamda bile düşünmedim
|
|
ich denke daran
|
bunu hatırlarım
|
|
ich denke nicht im Traum daran
|
rüyamda bile düşünmem
|
|
ich glaube daran
|
buna inanıyorum
|
|
ich war nahe daran
|
tam yapacaktım
|
|
ich war nahe daran
|
yapmak üzereydim
|
|
ich war nahe daran
|
çok yaklaşmıştım
|
|
ich zweifle daran
|
bundan şüpheliyim
|
|
im Anschluss daran
|
buna ilaveten
|
|
mir legt nichts daran
|
bana vızgelir
|
|
mir liegt nichts daran
|
bana vız gelir!
|
|
mir liegt nichts daran
|
benim için çok önemi yok
|
|
mir liegt viel daran
|
benim için çok önemli
|
|
nahe daran
|
yakın
|
|
Zweifelt nicht daran
|
bundan şüphe etmeyin
|
|