absolut nichts
|
hiçbir şey
|
|
ahnungsloser Strohmann
{sub}
{m}
|
hiçbir şeyden haberi olmayan kullanılan kişi
|
|
als ob nichts geschehen wäre
|
hiçbir şey olmamış gibisine
|
|
am Nimmerleinstag
[an keinem Zeitpunkt, zu keiner Zeit]
|
hiçbir zaman
|
|
an allem nörgeln
|
hiçbir şeyden hoşlanmamak
|
|
an keiner Stelle
|
hiçbir yerde
|
|
anlasslos
{adj}
[ohne äußeren Beweggrund]
|
hiçbir dış gerekçesi olmayan
|
|
die
Ataraxie
{sub}
{f}
[Med.]
|
hiçbir heyecan veya zihin etkisiyle uyarılmayan ruh dinginliği
|
|
auf gar keinen Fall
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keine Weise
|
hiçbir şekilde
|
|
Auf keinem System wird eine Änderung ausgeführt
|
hiçbir sistemde değişiklik yapılmayacak
|
|
auf keinen Fall
|
hiçbir suretle
|
|
auf keinen Fall
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keinen Widerstand stoßen
|
hiçbir dirençle karşılaşmamak
|
|
auf keiner Karte eingezeichnet
|
hiçbir karta çizili değil
|
|
auf keiner Karte verzeichnet
|
hiçbir karta çizili değil
|
|
auf keiner Landkarte verzeichnet
|
hiçbir haritada çizili değil
|
|
auf keiner Weise
|
hiçbir şekilde
|
|
auf keinerlei Weise
|
hiçbir surette
|
|
auf nichts hinauslaufen
|
hiçbir şey getirmez
|
|
auf unschuldig machen
{v}
[unschuldig tun]
|
hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmak
|
|
aus keinem Grunde
|
hiçbir sebepten
|
|
bei weitem nicht
|
hiçbir şekilde
|
|
bemäkeln
{v}
[bemäkelte, hat bemäkelt]
|
hiçbir şeyi beğenmemek
|
|
bis zum Sankt Nimmerleinstag
|
hiçbir tarihte
|
|
Da ist überhaupt nichts Geheimnisvolles daran
|
hiçbir gizlilik yok
|
|
Da komme ich nicht mehr mit!
|
hiçbir şey anlamıyorum
|
|
dem steht nichts im Wege
|
hiçbir engel yok
|
|
der Königssohn, der sich vor nichts fürchtete
|
hiçbir şeyden korkmayan Kral oğlu
|
|
durch nichts
|
hiçbir türlü
|
|
durchaus nicht
|
hiçbir suretle
|
|
ein Nichts
{ugs.}
|
hiçbir şey
|
|
ein Niemand
{sub}
{m}
|
hiçbiri
|
|
ein Versager sein
|
hiçbir işi beceremeyen biri
|
|
eine Niete sein
{ugs.}
|
hiçbir becerisi olmamak
|
|
eine saubere Weste haben
{v}
|
hiçbir suça karışmamış olmak
|
|
einen Scheiß über etwas wissen
{v}
[vulg.]
|
hiçbir şey bilmemek
|
|
er hatte von Tuten und Blasen keine Ahnung
|
hiçbir şey bilmiyordu
|
|
er hält nirgends lange aus
|
hiçbir yerde uzun zaman sabretmiyor
|
|
er sagte überhaupt nichts
|
hiçbir şey söylemedi
|
|
er schreckt vor nichts zurück
|
hiçbir şeyden çekinmiyor
|
|
er stand vor dem Nichts
|
hiçbir şeyi kalmamıştı
|
|
es an nichts fehlen lassen
|
hiçbir şeyi eksik etmemek
|
|
es ist wie verhext
{ugs.}
|
hiçbir şey düzgün yürümüyor
|
|
es ist zu nichts gut
|
hiçbir işe yaramaz
|
|
es mangelte ihm an nichts
|
hiçbir noksanı yoktu
|
|
Es spottet jeder Beschreibung
|
hiçbir şekilde tarif edilemiyecek kadar inanılmaz
|
|
es wird nichts passieren
|
hiçbir şey olmıyacak
|
|
es wird nichts so heiß gegessen, wie es gekocht wird
|
hiçbir şey göründüğü gibi kötü olmaz
|
|
es wurde nichts daraus
|
hiçbir şey olmadı
|
|
faulenzen
{v}
|
hiçbir şey yapmamak
|
|