Soll das ein Scherz sein?
|
şaka mı bu?
|
|
soll das ein Witz sein?
|
şaka mı bu?
|
|
soll dir eine Lehre sein
|
kulağına küpe olsun
|
|
soll ein Witz sein?
|
şaka mı bu?
|
|
soll er doch vor die hunde gehen?
|
mahvolsunmu?
|
|
soll gebildet werden
{v}
|
oluşturulması gerekir
|
|
Soll ich auf dich warten?
|
seni bekleyeyim mi?
{ugs.}
|
|
Soll ich dich hinbringen?
|
seni götüreyimmi?
|
|
Soll ich dorthin gehen?
|
oraya gideyimmi?
|
|
Soll ich ein Taxi rufen?
|
taksi çağırayım mı?
|
|
Soll ich es Ihnen einpacken?
|
sizin için paketliyeyimmi?
|
|
Soll ich es tun?
|
yapayımmı?
|
|
Soll ich ihm schreiben?
|
ona yazayımmı?
|
|
Soll ich ihm,ihr etwas ausrichten?
|
ona bir haber ileteyimmi?
|
|
Soll ich meines Bruders Hüter sein?
|
(erkek) kardeşimin koruyucusumu olayım?
|
|
Soll ich zu dir kommen?
|
yanına geleyimmi?
|
|
Soll ich zu dir kommen?
|
sana geleyimmi?
|
|
Soll und Haben
|
alacak ve verecek
|
|
Soll und Haben
|
alacak-verecek
|
|
soll versuchen den Grund festzustellen
|
sebebini saptamalı
|
|
Soll- und Habenzinsen
{sub}
{pl}
|
alacak-verecek faizleri
|
|
die
Soll-Bruchstelle
{sub}
{f}
|
zorunlu kırılma noktası
|
|
der
Soll-Ist-Vergleich
{sub}
{m}
|
belirlenen-aktüel karşılaştırılması
|
|
der
Soll-Ist-Vergleich
{sub}
{m}
|
(ticaret) varyans analizi
|
|
der
Soll-Kurszeiger
{sub}
{m}
|
öngörülen kur göstergesi
|
|
die
Soll-Leistung
{sub}
{f}
|
koşullu yapılan iş
|
|
die
Soll-leistung
{sub}
{f}
|
koşullu yardım
|
|
soll sterben
[er~]
|
ölmeli
|
|
die
Soll-Wanddicke
{sub}
{f}
|
normal duvar kalınlığı
|
|
der
Soll-Zustand
{sub}
{m}
|
normal durum
|
|
der
Sollbericht
{sub}
{m}
|
mevcut raporu
|
|
der
Sollbruchbolzen
{sub}
{m}
|
planlı kırılma vidası
|
|
das
Sollbruchelement
{sub}
{n}
|
planlı kırılma elemanı
|
|
die
Sollbruchstelle
{sub}
{f}
|
önceden belirlenmiş kırılma noktası
|
|
die
Sollbruchstellen
{sub}
{pl}
|
önceden belirlenmiş kırılma noktaları
|
|
der
Solldurchmesser
{sub}
{m}
|
nominal çap
|
|
der
Solldurchsatz
{sub}
{m}
|
nominal akım oranı
|
|
sollen
|
...malı/meli
|
|
sollen
|
...mesi gerek
|
|
sollen
|
...ması gerek
|
|
sollen
{v}
[tun, machen sollen]
|
yapmak zorunda olmak
|
|
sollen
{v}
[drückt aus, dass etwas Bestimmtes eigentlich zu erwarten wäre]
|
bir beklentiyi ifade etmek
|
|
sollen
{v}
|
zorunda olmadan yapmak
|
|
sollen die Anschrift enthalten
|
adresli olmaları gerekir
|
|
sollen die Anschrift tragen
|
adresli olmaları gerekir
|
|
Sollen die markierten Einträge wirklich entfernt werden?
|
işaretli kayıtların gerçekten silinmesi gerekirmi?
|
|
sollen schon
|
...meleri gerekir
|
|
der
Sollflugweg
{sub}
{m}
|
gerekli havayolu
|
|
die
Sollfrequenz
{sub}
{f}
|
gerekli frekans
|
|
die
Sollfüllmenge
{sub}
{f}
|
gerekli doldurma miktarı
|
|
die
Sollgeschwindigkeit
{sub}
{f}
|
normal hız
|
|
das
Absatzsoll
{sub}
{n}
|
satış plan hedefi
|
|
der
Bausoll
{sub}
{m}
|
inşaat zorunluluğu
|
|
Dann werden Sie mir wohl sagen können, was der ganze Aufstand soll
|
o halde bu protestonun sebebini bana söyleyebilirsiniz
|
|
das
Depotsoll
{sub}
{n}
|
portföy borcu
|
|
eine Frau, wie sie sein soll
|
olması gerektiği gibi bir kadın
|
|
Er ist im Zweifel, ob er gehen soll
|
gitmekte kararsız
|
|
er weiß nicht, was er tun soll
|
ne yapacağını bilmiyor
|
|
Ich weiß nicht, was ich davon halten soll
|
bu hususta bir düşüncem yok
|
|
ich weiß nicht, was ich dazu sagen soll
|
bu hususta ne diyeceğimi bilmiyorum
|
|
ich weiß nicht, was ich tun soll
|
ne yapacağımı bilmiyorum
|
|
ich weiß nicht, wie ich anfangen soll
|
nasıl başlayacağımı bilemiyorum
|
|
das
Leistungssoll
{sub}
{n}
|
beklenen randıman
|
|
das
Leistungssoll
{sub}
{n}
|
hedeflenen randıman
|
|
das
Mindesteinlagensoll
{sub}
{n}
|
gerekli olan enaz depozito veya kapora
|
|
nicht recht wissen, was man tun soll
|
ne yapacağını bilememek
|
|
nicht wissen was man tun soll
|
ne yapacağını bilmemek
|
|
nicht wissen, wie man etwas machen soll
|
bir şeyin nasıl yapılması gerektiğini bilmemek
|
|
das
Plansoll
{sub}
{n}
|
planlanan hedef
|
|
das
Produktionssoll
{sub}
{n}
|
imalat kotası
|
|
das
Schichtsoll
{sub}
{n}
|
planlanan vardiya hedefi
|
|
streiten, ob man anfangen soll
|
başlayıp başlamama kavgası
|
|
was geschehen soll
|
olması gereken
|
|
was ich tun soll
|
yapmam gereken
|
|
welches dem Gerichtsverfahren vorbehalten sein soll
|
mahkeme duruşması için saklı kalma zorunluluğu
|
|
wie es sein soll
|
nasıl olacaksa
|
|
Person, die nicht genannt werden soll
{sub}
{f}
|
ismi ziredilmemesi gereken kişi
|
|