30 direkte Treffer gefunden für: leben


77 indirekte Treffer gefunden für: leben

Deutsch Türkisch
Leben als Single {sub} {n} bekâr yaşam
leben als Single {v} bekâr yaşamak
Leben auf der Überholspur {sub} {n} [hektisches Leben] aceleci bir yaşam
Leben aushauchen can vermek
Leben besteht nicht nur aus Schularbeiten {sub} {n} hayat sadece okul ödevi yapmak değildir
Leben deine Eltern noch? Annen baban hâlâ sağmı?
Leben der Beschaulichkeit keyif içinde yaşama
Leben der Vögel {sub} {n} kuşların yaşamı
Leben eines Künstlers {sub} {n} bir sanatçı yaşamı
Leben geben {v} hayat vermek
Leben geben {v} yaşam vermek
Leben genießen {v} sefa sürmek
Leben heute {sub} {n} bugünkü yaşam
Leben im Jenseits {sub} {n} öbür dünyada yaşam
Leben in der Einsamkeit {sub} {n} yalnızlıkta yaşam
Leben in der Stadt {sub} {n} şehirde yaşam
Leben in die Bude bringen {sub} {n} {ugs.} eve hareket getirmek
Leben in Großstadt {sub} {n} büyükşehir hayatı
Leben ist nicht einfach {sub} {n} hayat kolay değil
Leben kennen lernen {sub} {n} hayatı tanımak
Leben kennenlernen {sub} {n} yaşamı tanımak
leben lassen {v} yaşatmak
Leben nach dem Tod {sub} {n} ölüm sonrası yaşam
Leben nach dem Tode {sub} {n} ölümden sonraki yaşam
Leben ohne Auskommen {sub} {n} yetersiz gelirsiz yaşam
Leben ohne Freude {sub} {n} neşesiz yaşam
Leben ohne Hoffnung {sub} {n} umutsuz yaşam
leben, primitiv~ {v} basit yaşamak
Leben retten {v} hayat kurtarmak
Leben riskieren {v} hayatı tehlikeye atmak
leben Sie wohl! Sağlıcakla kalın!
leben Sie wohl! sağlıcakla kalın! kendinize iyi bakın!
leben Sie wohl! hoşça kalın!
leben Sie wohl! hoşçakal!
leben Sie wohl! sağlıcakla kalın!
Leben und leben lassen {v} yaşama ve yaşatmak
leben und leben lassen {v} yaşamak ve yaşatmak
Leben verlieren {v} hayatını kaybetmek
leben wie Gott in Frankreich {v} çok rahat yaşam
lebend {adj} canlı
lebend {adj} diri
lebend {adj} yaşayan
lebend {adv} canlı
lebend {adv} yaşayan
lebend geboren doğdu
lebend gebärend {adj} [Zoologie] doğurucu
lebend gebärend {adj} [Zoologie] yavrulayan
die Lebenddaten {sub} {f} canlı veri
die Lebende {sub} {f} yaşayan, canlı
lebende Bilder {sub} {pl} canlı fotoğraflar
lebende Fossilien {sub} {pl} canlı fosiller
das Abenteuerleben {sub} {n} macera yaşamı
abenteuerliches Leben {sub} {n} maceralı yaşantı
abenteuerliches Leben {sub} {n} tehlikeli yaşantı
Abgang aus dem Erwerbsleben {sub} {m} hayatından ayrılma
abgekapselt leben {v} içine kapalı yaşamak
abkleben {v} [klebte ab, hat abgeklebt] yapıştırmak
das Ableben {sub} {n} öbür dünyaya göç etme
das Ableben {sub} {n} ölüm
ableben {v} [lebte ab, hat abgelebt] öbür dünyaya göç etmek
ableben {v} [lebte ab, hat abgelebt] ölmek
abstinent leben {v} alkolsüz yaşamak
achtzigste Jahr erleben sekseninci yaşını yaşamak
aktiv leben {v} aktif yaşamak
das Alltagsleben {sub} {n} günlük yaşam
das Alltagsleben {sub} {n} günlük hayat
das Alltagsleben {sub} {n} günlük yaşam
als Parasit leben {v} asalak olarak yaşamak
alternatives Leben {sub} {n} alternatif yaşam
am Ball kleben {v} topa yapışırcasına uğraşmak
am Existenzminimum leben asgari geçim düzeyinin altında yaşamak
am Leben canlı
am Leben hayatta
am Sitz festkleben oturağa yapışıp kalmak
an der Armutsgrenze leben {v} yoksulluk sınırında yaşamak
an jemandes Lippen hängen, kleben {v} [aufmerksam / gebannt zuhören] birini pürdikkat dinlemek
aneinander kleben {v} birbirine yapışmak
0.005s