6 direkte Treffer gefunden für: içine


63 indirekte Treffer gefunden für: içine

Deutsch Türkisch
abgefüllt in içine dolan
abgekapselt leben {v} içine kapalı yaşamak
abkapseln, sich {v} içine kapanmak
der Abstreifstift {sub} {m} içine kaçan çivi
ahnen {v} [ahnte, hat geahnt] içine doğmak
aufgehen {v} [ging auf, ist aufgegangen] içine karışıp gitmek
aufgesogen içine çekilmiş
das Aufgussverfahren {sub} {n} içine dökme metodu
aus dem Stegreif [ohne Vorbereitung] içine doğduğu gibi
begreifen {v} [begriff, hat begriffen] içine almak
dazugetan içine kattı
dazwischenwerfen {v} içine atmak
dazwischenwerfen {v} içine katmak
drang [er, sie, es~] içine nüfuz etmişti
drang ein [er, sie, es~] içine girmişti
dreinblicken {v} içine bakmak
dringen {v} [drang, gedrungen: in etwas hinein] içine girmek
dringen {v} [drang, gedrungen: in etwashinein] içine geçmek
dringen in {v} içine girmek
dringt ein içine nüfuz ediyor
dringt völlig durch içine tam nüfuz ediyor
die Druckstelle {sub} {f} içine geçmiş yer
drängt hinein [er, sie, es~] içine sıkıştırıyor
drängte [er, sie, es~] içine sıkıştırmıştı
die Drängung {sub} {f} içine sıkıştırma
durchdiffundieren {v} [ich diskutiere durch, ich habe v] içine sızıp geçmek
durchdringen {v} [ich drang durch, ich habe durchgedrungen] içine geçmek
durchdringen {v} [ich drang durch, ich habe durchdrungen] içine işlemek
die Durchdringtiefe {sub} {f} içine nüfuz etme derinliği
die Durchdringung {sub} {f} içine işleme
die Durchdringung {sub} {f} içine nüfuz etme
die Durchdringungen {sub} {pl} içine işlemeler
der Durchdringungsfortschritt {sub} {m} içine işleme ilerlemesi
die Durchdringungsfähigkeit {sub} {f} içine işleme kabiliyeti
durchdrungen içine geçmiş
durchfeuchten {v} [ich feuchtete durch, ich habe durchgefeuchtet] içine işlemek
der Durchgang {sub} {m} [Psychologie] içine işleme
der Durchlässigkeitsmesser {sub} {m} içine geçmeyi ölçme sunii
durchrinnen {v} [ich rann durch, ich habe durchgeronnen] içine işlemek
der Durchsatz {sub} {m} içine işleme
der Durchschlag {sub} {m} [Werkzeug] içine girme
durchsetzen {v} [mit etwas] içine karıştırmak
die Durchsteckbohrung {sub} {f} içine geçirme deliği
durchtränken {v} [ich tränkte durch, ich habe durchgetränkt] içine işletmek
der Durchwurf {sub} {m} içine bir şey atılabilecek delik
durchwässern {v} içine su geçirmek
eigenbrötlerisch {adj} [Person, die anderen in ihrem Verhalten merkwürdig erscheint] içine kapanık
einschwemmen {v} içine sıvı akıtmak
einatmen {v} [aufnehmen] içine hava çekmek
einbacken {v} içine bir şey katarak pişirmek
der Einbau {sub} {m} içine takma
darein {adv} bunun içine
darein {adv} onun içine
darein {adv} şunun içine
darin {adv} bunun içine
darin {adv} onun içine
drein {adv} bunun içine
drein {adv} onun içine
hinein {adv} -in içine
ineinander {adv} birbiri içine
ins [Präposition = in das] -içine
worein {adv} ki onun içine
worin {adv} neyin içine
0.004s