die
Acidosis
{sub}
{f}
|
içinde asit olan
|
|
anni currentis
[veraltet: laufenden Jahres; Abkürzung: a. c.]
|
içinde bulunan yılın
|
|
anno currentis
{adv}
|
içinde bulunulan yılın
|
|
asbesthaltig
{adj}
|
içinde asbest olan
|
|
auf beiliegendem Bestellschein
|
içinde bulunan sipariş kâğıdı ile
|
|
aufgehen
{v}
[ging auf, ist aufgegangen]
|
içinde yok olmak
|
|
aus dem Bauch heraus
|
içinden geldiği gibi
|
|
aus dem Bauch heraus reagieren
{v}
|
içinden geldiği gibi reaksiyon göstermek
|
|
ausnehmen
{v}
[nahm aus, hat ausgenommen]
|
içinden çekmek
|
|
ausnehmen
{v}
[nahm aus, hat ausgenommen]
|
içinden çıkarmak
|
|
ausspringen
{v}
[sich lösen: sprang aus, hat ausgesprungen]
|
içinden çıkıp fırlamak
|
|
autochtone Ideen
{sub}
{pl}
|
içinde kendine ait olmayan düşüncelerin doğması
|
|
das
Befinden
{sub}
{n}
|
içinde bulunulan durum
|
|
beigepackte Muster
{sub}
{pl}
|
içindeki numuneler
|
|
bemannte Ballon
{sub}
{m}
|
içinde insan olan balon
|
|
bewohnbar
{adj}
|
içinde oturulabilir
|
|
beziehbar
{adj}
|
içinde oturulabilir
|
|
das durchgezogene Gewindeloch
|
içinden açılan dişli delik
|
|
das durchgezogene Gewindeloch
|
içinden çekilmiş dişli delik
|
|
das Tier in ihm
|
içindeki hayvan
|
|
die
Diaspora
{sub}
{f}
|
içinde (dini) bir azınlık yaşayan bölge
|
|
drin bleiben
{v}
|
içinde kalmak
|
|
drinbleiben
{v}
|
içinde kalmak
|
|
drinhängen
{v}
|
içinde asılı kalmak
|
|
drinlassen
{v}
|
içinde bırakmak
|
|
durch
{adv}
|
içinden
|
|
durch
{adv}
|
içinden geçmek
|
|
durch etwas durchsehen
{v}
|
içindekini görmek
|
|
die
Durchdringverbindung
{sub}
{f}
|
içinden gecen bağlantı
|
|
durchfahren
[Boot]
|
içinden geçmek
|
|
durchfahren
{v}
|
içinden geçerek gitmek
|
|
durchfahrend
{adj}
|
içinden geçerek giden
|
|
die
Durchfahrtshöhe
{sub}
{f}
|
içinden geçiş yüksekliği
|
|
die
Durchfahrtshöhen
{sub}
{pl}
|
içinden geçiş yükseklikleri
|
|
durchführen
{v}
[ich führte durch, ich habe durchgeführt]
|
içinden geçirmek
|
|
durchgezogen
|
içinden çekilen
|
|
durchgucken
{v}
{ugs.}
|
içinde ne olduğunu anlamak
|
|
durchqueren
{v}
[ich durchquerte, ich habe durchquert]
|
içinden geçip gitmek
|
|
die
Durchquerung
{sub}
{f}
|
içinden geçme
|
|
durchstreichen
{v}
[ich strich durch, ich habe durchgestrichen]
|
içinden geçerek dolaşmak
|
|
das
Eclair
{sub}
{n}
[cremegefülltes Süßgebäck]
|
içinde krema ve çikolata olan dilim pasta
|
|
ein Gefühl aus dem Bauch heraus haben
|
içinde bir his olmak
|
|
ein Paket mit Waren
|
içinde eşya olan bir paket
|
|
ein Risiko in sich bergen
|
içinde bir riski barındırmak
|
|
einbegriffen
{adj}
|
içinde olan
|
|
eine knifflige Angelegenheit sein
{v}
|
içinden çıkılması zor bir durum olmak
|
|
einliegend
[österr., schweiz.: inliegend]
|
içinde olan
|
|
einschließlich
{adv}
|
içinde olmak üzere
|
|
endoform
{adj}
|
içinden oluşan
|
|
der
Endogen
{sub}
{m}
[Botanik]
|
içinden büyüyen
|
|
die
Endophasie
{sub}
{f}
|
içinden konuşma
|
|
abgehetzt
|
kan ter içinde
|
|
Abgesehen davon, dass ...
|
…in haricinde
|
|
abgesehen davon, dass ...
|
…ın haricinde
|
|
Abgesehen vom Gehalt ...
|
maaş haricinde
|
|
abgesehen von den regelmässigen Neubesetzungen
|
sürekli yeni işe alınmalar haricinde
|
|
abgesehen von der Tatsache, dass ...
|
bu gerçek haricinde
|
|
abgesehen von diesen Fehlern
|
bu hatalar haricinde
|
|
abgesehen von einigen Fehlern
|
bu yanlışlar haricinde
|
|
abgesehen von einigen kleineren Fehlern
|
birkaç küçük hata haricinde
|
|
abgesehen von Unfällen
|
kazalar haricinde
|
|
Abgesehen von uns beiden, ...
|
ikimiz haricinde
|
|
alle Abzüge berücksichtigt
|
tüm kesintiler içinde
|
|
alles eingerechnet
|
her şey içinde
|
|
alles eingeschlossen
|
her şey içinde
|
|
alles inbegriffen
|
her şey içinde
|
|
angelegen
{adj}
[bemüht sein, sich um etwas kümmern, etwas tun]
|
çaba içinde
|
|
auf längere Sicht hin
|
uzun vade içinde
|
|
außen
{adv}
|
haricinde
|
|
außerhalb der Arbeitszeit
|
iş saati haricinde
|
|
außerhalb des Gesetzes
|
kanun haricinde
|
|
außerhalb des kontrolierten Bereiches
|
kontrol bölgesi haricinde
|
|
außerhalb des Lehrplanes
|
öğrenim planı haricinde
|
|
außerhalb des Lehrplans
|
eğitim planı haricinde
|
|
außerhalb ihres Einflussbereiches
|
onların etki alanı haricinde
|
|
außerhalb jeden Zweifels
|
tüm şüphelerin haricinde
|
|
ärmlich
{adj}
|
sefillik içinde
|
|