23 direkte Treffer gefunden für: hart


77 indirekte Treffer gefunden für: hart

Deutsch Türkisch
hart abbremsen {v} sert fren yapmak
hart aber gerecht acı fakat adil
hart am Wind sert rüzgârda
hart am Wind segeln {v} sert rüzgârda yelken çekmek
hart an der Schmerzgrenze sein {v} {ugs.} katlanılabilme sınırına varmak
hart anpacken {v} sert göğüslemek
hart arbeiten {v} zor işte çalışmak
hart auf dem Boden der Realität, Tatsachen aufschlagen {v} gerçeklerle karşı karşıya gelmek
hart auf hart gehen {v} bin dereden su getirerek
hart auf hart gehen {v} dişe diş mücadele ile
hart bedrängt werden {v} sert baskı yapılmak
hart bleiben {v} katı durmak
hart durchgreifen {v} katı tedbirler almak
hart durchgreifen gegen etwas {v} bir şeye karşı katı tedbirler almak
hart durchgreifend katı tedbirler alan
hart einsteigen [Fußballjargon] sert girmek
hart erarbeitet güçlükle çalışarak kazanılmış
hart erkämpft büyük çabayla kazanılmış
hart gebrannt yakarak sertleştirilmiş
hart gekocht sert pişmiş
hart gekochtes Ei {sub} {n} hazırlop yumurta
hart gelötet sert lehimli
hart geschlagen soğuk dövülmüş
hart geschlagen [er, sie, es hat~] sert vurdu
hart gesotten {adj} katı madde
hart gesotten {adj} katı yumurta
hart gesotten {adj} katı yürekli
hart gesotten {adj} ıslah olmaz
hartes Getränk {sub} {n} sert içki
hart gewalzt {adj} sert haddelenmiş
hart im Nehmen çok dayanıklı
hart im Nehmen sein {v} çok dayanıklı olmak
hart löten {v} lehimlemek
hart machen {v} sertleştirmek
hart mischen {v} sert karıştırmak
hart schlagen {v} [Eisen] soğuk dövmek
hart schlagen {v} sert vurmak
hart sein {v} sert olmak
hart sein gegen jemanden {v} birine karaşı acımasız davranmak
hart sein gegen jemanden {v} birine karşı sert davranmak
hart treffen {v} zayıf yerinden yakalanmak
hart treffen {v} zayıf tarafından yakalamak
hart umgehen mit {v} …e,…a sert davranmak
hart und fest sert ve katı
hart und lange arbeiten ağır ve uzun çalışmak
hart und trocken sert ve kuru
hart verchromen {v} sert kromlamak
hart verchromt sert kromlanmış
hart verhandeln {v} sert pazarlık etmek
hart vorgehen gegen etwas bir şeye karşı sert davranmak
hart weiterarbeiten {v} ağır çalışmaya devam etmek
das Leben ist hart hayat zor
diamanthart {adj} elmas gibi sert
eisenhart {adj} demir gibi sert
das Eisenhart {sub} {n} [Pflanze] mine çiçeği
er ritt das Pferd hart ata sert binmişti
es ging hart auf hart çok sert geçti
extrahart çok sert
federhart soğuk çekiçlenmiş
die Fischart {sub} {f} balık türü
flexible Machart {sub} {f} esnek yapış türü
die Flipchart {sub} {f} yazı bordu
glashart {adj} cam gibi sert
gleiche Machart {sub} {f} aynı yapış sekli
die Grundfischart {sub} {f} su dibinde yaşayan balık türü
halbhart {adj} yarı sert
hartgekocht {adj} s. hart
hochhart {adj} yüksek derecede sert
klanghart {adj} ses tonu sert
knallhart {adj} katı
knallhart {adj} sert
knallhart {ugs.} acımasız
knochenhart {adj} çok sert
knüppelhart {adj} {ugs.} [knüppelharte Verhandlungen] zorlu
knüppelhart {adj} {ugs.} [knüppelharte Matratzen] sert
lederhart {adj} deri gibi sert
die Machart {sub} {f} biçim
0.005s