10 direkte Treffer gefunden für: içinden


56 indirekte Treffer gefunden für: içinden

Deutsch Türkisch
aus dem Bauch heraus içinden geldiği gibi
aus dem Bauch heraus reagieren {v} içinden geldiği gibi reaksiyon göstermek
ausnehmen {v} [nahm aus, hat ausgenommen] içinden çekmek
ausnehmen {v} [nahm aus, hat ausgenommen] içinden çıkarmak
ausspringen {v} [sich lösen: sprang aus, hat ausgesprungen] içinden çıkıp fırlamak
das durchgezogene Gewindeloch içinden açılan dişli delik
das durchgezogene Gewindeloch içinden çekilmiş dişli delik
durch {adv} içinden geçmek
die Durchdringverbindung {sub} {f} içinden gecen bağlantı
durchfahren [Boot] içinden geçmek
durchfahren {v} içinden geçerek gitmek
durchfahrend {adj} içinden geçerek giden
die Durchfahrtshöhe {sub} {f} içinden geçiş yüksekliği
die Durchfahrtshöhen {sub} {pl} içinden geçiş yükseklikleri
durchführen {v} [ich führte durch, ich habe durchgeführt] içinden geçirmek
durchgezogen içinden çekilen
durchqueren {v} [ich durchquerte, ich habe durchquert] içinden geçip gitmek
die Durchquerung {sub} {f} içinden geçme
durchstreichen {v} [ich strich durch, ich habe durchgestrichen] içinden geçerek dolaşmak
eine knifflige Angelegenheit sein {v} içinden çıkılması zor bir durum olmak
endoform {adj} içinden oluşan
der Endogen {sub} {m} [Botanik] içinden büyüyen
die Endophasie {sub} {f} içinden konuşma
geschraubt {adj} içinden çıkılmaz
glucksen {v} içinden gülmek
glucksend {adj} içinden gülerek
heimtückisch {adv} içinden pazarlıklı
herausgenommen [er, sie, es hat~] içinden aldı
herauskommen {v} [Buch] içinden almak
herausreden {v} içinden geldiği gibi konuşmak
Herz auf der Zunge tragen içinden geçtiği gibi konuşmak
hindurchtreten {v} [durchdringen] içinden geçmek
hinreden {v} [vor sich~] içinden söylenmek
hinsagen {v} içinden geleni söylemek
hinterlistig {adj} içinden pazarlıklı
inneres Sprechen {sub} {n} içinden konuşma
innerlich kochen {v} içinden kızmak
die Klamm {sub} {f} [Geologie] içinden deli dere akan dar yarık
knifflig {adj} içinden çıkılması zor
leistbar {adj} içinden çıkılabilir
nahm aus [er, sie, es~] içinden çekti
nahm aus [er, sie, es~] içinden çıkardı
raussuchen {v} içinden arayıp bulmak
der Springteufel {sub} {m} içinden yaylı palyaço fırlayan kutu oyuncak [çocuk oyuncağı]
der Teufelkreis {sub} {m} içinden çıkılmaz durum
tunneln {v} içinden geçirmek
tunnelnd {adj} içinden geçiren
unentwirrbar {adj} içinden çıkılmaz
unlösbar [Konflikt] içinden çıkılamaz
das Überraschungsei {sub} {n} içinden sürpriz hediye çıkan yumurta
überzwerch {adj} içinden çıkılmaz
aus dem Spiel heraus oyun içinden
durch -in içinden
hindurch {adv} -in içinden
quer durch -in içinden
quer über -in içinden
0.004s