6 direkte Treffer gefunden für: insanlar


77 indirekte Treffer gefunden für: insanlar

Deutsch Türkisch
die Abstammungsgeschichte {sub} {f} insanların oluşum tarihi
alter Leuteschinder {sub} {m} insanlara eziyet edici
Andrang der Leute {sub} {m} insanların izdihamı
anthropogen {adj} insanların neden olduğu
die Anthropophobie {sub} {f} insanlardan korkma
Anzahl der Personen {sub} {f} insanları sayısı
auf den Menschen übertragbare Krankheit {sub} {f} insanlara geçebilen hastalık
auf den Menschen übertragbare Tierkrankheit {sub} {f} insanlara geçebilen hayvan hastalığı
die Leute anhauen {ugs.} insanlara lâf atmak
die Leute meinen, er ist verrückt insanlar onu deli olduğu kanaatinde
die Leute vergessen schnell insanlar tez unutuyor
die meisten Leute insanların çoğu
die meisten Menschen insanların çoğu
er neigt dazu Leute auszunutzen insanları kullanmaya meyilli
Erfahrung mit Leuten {sub} {f} insanlarla tecrübe
die Eubakterie {sub} {f} insanların organlarındaki bakterilerin normal bileşimi
gut mit den Leuten können {v} {ugs.} insanlarla iyi geçinmek
der Helferberuf {sub} {m} insanlara yardıma yönelik meslek
der HIV-Erreger {sub} {m} [AIDS] İnsanlarda bağışıklık yetmezliği virüsü
die HIV-Infektion {sub} {f} [Med.] İnsanlarda bağışıklık yetmezliği enfeksiyonu
die HIV-Merkmale {sub} {pl} [Med.] İnsanlarda bağışıklık yetmezliği virüsü belirtileri
im Konflikt mit seinen Mitmenschen insanlarla anlaşmazlık içinde
Kampf gegen menschliche Unfruchtbarkeit {sub} {f} insanlarda kısırlıkla mücadele
Kleider machen Leute insanlara giyimlerine göre değer verilmesi
die Kontaktscheu {sub} {f} [Scheu vor menschlichen Kontakten] insanlarla ilişkiden korku
Leute abschrecken {v} insanları korkutmak
Leute an ein Klima gewöhnen {v} insanları iklime alıştırmak
Leute anhauen {sub} {pl} insanlara lâf atmak
Leute bekehren {v} insanları (inancından) döndürmek
Leute haben bei den Angeboten zugeschlagen {v} insanlar bu tekliflerde tereddütsüz satın aldı
Leute kommen und gehen {v} insanlar gelip gidiyor
Leute vor den Kopf stoßen {v} insanları incitmek
Leute vor den Kopf stoßen {v} insanlara saygısız davranmak
Leute wörtlich angreifen {v} insanlara sözlü saldırmak
Leuten [den~] insanlara
der Leuteschinder {sub} {m} insanlara eziyet eden kişi
Man soll nur die positive Seite von Menschen betrachten insanlar sadece iyi yönleriyle değerlendirilmelidir
Mehrheit der Menschen {sub} {f} insanların çoğunluğu
Mehrheit der Menschen {sub} {f} insanların çoğu
meisten Menschen [die~] insanların çoğu
Menschen einander näher bringen {v} insanları birbirine yaklaştırmak
Menschen schrien sich voller Wut an {sub} {f} insanlar birbirine öfkeli şekilde bağırdı
der Menschenfeind {sub} {m} insanlardan kaçan kişi
der Menschenfreund {sub} {m} insanları seven kimse
der Menschenhass {sub} {m} insanlardan nefret etme
der Menschenkenner {sub} {m} insanları iyi tanıyan kişi
die Menschenkennerin {sub} {f} [weiblich] insanları iyi tanıyan kişi
die Menschenliebe {sub} {f} [Nächstenliebe] insanları sevme
menschenscheu {adj} insanlardan kaçan
die Menschenscheu {sub} {f} insanlardan uzak durma
der Menschenscheuer {sub} {m} insanlardan uzak duran
adipöse Menschen {sub} {pl} kilolu insanlar
adipöse Menschen {sub} {pl} hastalık derecesinde şişman insanlar
all die vielen Leute, die er kennt onun tanıdığı bütün bu insanlar
alle Arten von Leuten her türlü insanlar
alle Arten von unterschiedlichen Leuten her türden farklı insanlar
alle Erwerbspersonen {sub} {pl} tüm çalışabilen insanlar
alle Leute {sub} {pl} tüm insanlar
alle Menschen {sub} {pl} tüm insanlar
alte Leute {sub} {pl} yaşlı insanlar
Anarchisten und derlei Leute {sub} {pl} anarşist ve buna benzer insanlar
anderer Leute {sub} {pl} başka insanlar
angenehme Leute {sub} {pl} hoş insanlar
anspruchsvoller machen {sub} {pl} daha titiz İnsanlar
anständige Leute {sub} {pl} dürüst insanlar
der Arbeitskreis {sub} {m} ortak bir amaç için bir araya gelen insanlar
arme Leute {sub} {f} fakir insanlar
ältere Leute {sub} {pl} yaşlı insanlar
ältere Menschen {sub} {pl} yaşlı insanlar
behinderte Personen {sub} {pl} engelli insanlar
die Berber {sub} {pl} Berber halkından insanlar
berühmte Leute {sub} {pl} meşhur insanlar
bestimmte Personen {sub} {pl} belli insanlar
die Bösewichte {sub} {pl} kötü insanlar
die feinen Leute {sub} {pl} soylu insanlar
die klugen Leute akıllı insanlar
die klugen Leute zeki insanlar
0.005s