abgewendet
|
önü alınmış
|
|
abgewendet
|
önüne geçilmiş
|
|
abwendbar
{adj}
|
önü alınabilir
|
|
abwendbar
{adj}
|
önüne geçilebilir
|
|
die
Abwendung
{sub}
{f}
|
önüne geçme
|
|
Akzept ehrenhalber
{sub}
{n}
|
onursal kabul
|
|
all die vielen Leute, die er kennt
|
onun tanıdığı bütün bu insanlar
|
|
als Ehre
|
onur olarak
|
|
als ich ihn gesehen hatte
|
onu gördüğüm anda
|
|
als wir vorbeikamen
|
önünden geçtiğimizde
|
|
am nächsten Morgen
|
önümüzdeki sabah
|
|
am nächsten Sonnabend
|
önümüzdeki cumartesi
|
|
am Tage nach seiner Verkündung
|
onun bildirisinin ertesi günü
|
|
An dem, was er sagt, ist was dran
{ugs.}
|
onun söylediğinde gerçek payı var
|
|
an die große Glocke hängen
|
önüne gelene söylemek
|
|
an seiner Seite
|
onun yanında
|
|
an seiner Seite sein
|
onun yanında olmak
|
|
an seiner Stelle
|
onun yerinde
|
|
auf, in seinem Zimmer
|
onun odasında
|
|
auf den Vordermann zu dicht auffahren
{v}
|
önündeki otomobile fazla yanaşmak
|
|
auf die Gefahr hin ihn zu beleidigen
{v}
|
onu darıltma tehlikesine karşı
|
|
auf sein Bitten
|
onun ricası üzerine
|
|
auf sein dringendes Bitten
|
onun ısrarlı ricası üzerine
|
|
auf sein Drängen
|
onun ısrarı üzerine
|
|
auf sein Geheiß
|
onun talimatı üzerine
|
|
auf sein Verlangen
|
onun isteği üzerine
|
|
auf seine Anregung
|
onun önerisi üzerine
|
|
auf seine Anweisung
|
onun emri üzerine
|
|
auf seine Empfehlung
|
onun tavsiyesiyle
|
|
auf seine Empfehlung hin
|
onun tavsiyesi üzerine
|
|
auf seine Kosten
|
onun hesabına
|
|
auf seine Rechnung
|
onun hesabına
|
|
auf seine Stärken setzen
{v}
|
onun becerilerine güvenmek
|
|
auf seine Veranlassung hin
|
onun direktifi
|
|
auf seinem Grundstück
|
onun arsasında
|
|
auf seinem Posten bestätigt
|
onun görevi tasvip edildi
|
|
auf seinem Schreibtisch
|
onun yazı masasında
|
|
auf seinen Antrag hin
|
onun dilekçesi üzerine
|
|
aufgrund dessen
[aus diesem Grund, infolgedessen]
|
onun sayesinde
|
|
ausdeutschen
{v}
[jemandem etwas erklären, sodass er es versteht]
|
onun anladığı şekilde açıklamak
|
|
Ausfahrt freihalten
|
önünü kapatmayın!
|
|
außerhalb seines Einflussbereichs
|
onun etki alanı dışında
|
|
beehren
{v}
[beehrte, hat beehrt]
|
onur vermek
|
|
beehren
{v}
[beehrte, hat beehrt]
|
onure etmek
|
|
beehren
{v}
[beehrte, hat beehrt]
|
onurlandırmak
|
|
beehrt werden
|
onurlandırılmak
|
|
beehrte
|
onurlandırılan
|
|
bei allem Respekt ... gegenüber
|
onun karşısında saygım sonsuz ancak...
|
|
Bei ihr brennt Licht
[zu Hause]
|
onun ışığı yanıyor
|
|
bei ihr zu Hause
|
onun evinde
|
|
bei ihrem Charakter
|
onun karakterinde
|
|
die
Rollaktion
{sub}
{f}
|
dönme aksiyonu
|
|
die
Abbauintoxikation
{sub}
{f}
|
ayrışma intoksikasyonu
|
|
die
Abbaukonzentration
{sub}
{f}
|
çıkarma konsantrasyonu
|
|
die
Abbaurichtung
{sub}
{f}
|
işletme yönü
|
|
die
Abbildverzerrung
{sub}
{f}
|
görüntü distorsiyonu
|
|
die
Abbindelitze
{sub}
{f}
|
bağlama kordonu
|
|
die
Abblasestation
{sub}
{f}
|
boşaltma istasyonu
|
|
die
Abblendstellung
{sub}
{f}
[Rückspiegel]
|
köreltme pozisyonu
|
|
der
Abdampfkolben
{sub}
{m}
|
atık buhar pistonu
|
|
die
Abdeckfolie
{sub}
{f}
|
örtme naylonu
|
|
Abderhaldenische Reaktion
|
abderhalden reaksiyonu
|
|
die
Abdichtungsfolie
{sub}
{f}
|
izole naylonu
|
|
die
Abdominozentese
{sub}
{f}
|
karın ponksiyonu
|
|
die
Abdruckdesinfektion
{sub}
{f}
|
baskı dezenfeksiyonu
|
|
der
Abfahrtbahnsteig
{sub}
{m}
[Bahnhof]
|
kalkış peronu
|
|
der
Abfahrtsbahnhof
{sub}
{m}
|
hareket istasyonu
|
|
der
Abfahrtsbahnsteig
{sub}
{m}
|
hareket istasyonu peronu
|
|
das
Abfahrtsgleis
{sub}
{n}
|
kalkış peronu
|
|
die
Abfahrtshalle
{sub}
{f}
|
istasyon salonu
|
|
der
Abfallgroßbehälter
{sub}
{m}
|
büyük çöp bidonu
|
|
die
Abfalltonne
{sub}
{f}
|
çöp bidonu
|
|
die
Abfallverbrennungsanlage
{sub}
{f}
|
çöp yakma istasyonu
|
|
die
Abfangfunktion
{sub}
{f}
|
tutma fonksiyonu
|
|
die
Abfertigungshalle
{sub}
{f}
|
sevk salonu
|
|
die
Abflughalle
{sub}
{f}
[am Flughafen]
|
kalkış salonu
|
|
das
Abflugterminal
{sub}
{n}
|
uçak kalkış peronu
|
|