die
Afonie
{sub}
{f}
|
sessizlik
|
|
angeschlichen kommen
{v}
|
sessizce gelmek
|
|
anpirschen
{v}
[ugs. für sich heranschleichen]
|
sessizce yaklaşmak
|
|
auf leisen Sohlen schleichend
|
sessizce
|
|
bitte leise!
|
sessiz olun lütfen!
|
|
Bitte um Ruhe
{sub}
{f}
|
sessizlik ricası
|
|
davongeschlichen
|
sessizce sıvıştı
|
|
davonschleichen
{v}
[schlich davon, bin davongeschlichen]
|
sessizce kaçmak
|
|
davonschleichen
{v}
[schlich davon, bin davongeschlichen]
|
sessizce tüymek
|
|
das
Decrescendo
{sub}
{n}
[leiser werdend]
|
sessizleşen
|
|
die leise Stimme des Gewissens
|
sessizlik vicdanın sesi
|
|
die Platte putzen
[ugs.: sich unbemerkt entfernen]
|
sessizce uzaklaşmak
|
|
die Ruhe stören
|
sessizliği bozmak
|
|
die Stille bewahren
|
sessizliği korumak
|
|
die Stille brechen
|
sessizliği bozmak
|
|
die
durchschleichen
{sub}
{f}
|
sessizce geçmek
|
|
eine ruhige Miene annehmen
{v}
|
sessiz bir yüz ifadesine bürünmek
|
|
einen ruhigen Ort aufsuchen
{v}
|
sessiz bir yer bulmak
|
|
er wurde ganz klein
|
sessiz kaldı
|
|
es herrscht Ruhe
|
sessizlik var
|
|
der
Geräuschdämpfer
{sub}
{m}
|
sessizlestirici
|
|
geräuschloser Gang
{sub}
{m}
|
sessiz işleme
|
|
geräuschloser Gang
{sub}
{m}
|
sessiz vites
|
|
geräuschloser Gang
{sub}
{m}
|
sessiz çalışma
|
|
geräuschloser Luftfilter
{sub}
{n}
|
sessiz hava filtresi
|
|
die
Geräuschlosigkeit
{sub}
{f}
|
sessizlik
|
|
geschlichen kommen
{v}
|
sessizce gelmek
|
|
halkyonisch
{adj}
|
sessiz sedasız ve sakin
|
|
halt die Waffel!
|
sessiz ol!
|
|
hauchen
[auch flüstern, stimmlos sprechen]
|
sessiz konuşmak
|
|
heimlich
{adj}
{ugs.}
[still und leise]
|
sessizce
|
|
heimlich
{adj}
{ugs.}
[still und leise]
|
sessiz sedasız
|
|
herumgeschleichen
{v}
|
sessizce gezinmek
|
|
hinausstehlen
{v}
[ich leise, heimlich aus einem Raum o. Ä. entfernen]
|
sessizce odayı terketmek
|
|
hineinschleichen
{v}
|
sessizce içeri girmek
|
|
huschen
{v}
|
sessizce geçmek
|
|
huschend
{adj}
|
sessizce geçen
|
|
huscht
[er, sie, es~]
|
sessizce geçiyor
|
|
der
Höckerschwan
{sub}
{m}
|
sessiz kuğu
|
|
ich beneide Sie um Ihre Ruhe
|
sessizliğinize imreniyorum
|
|
ich muss mal im stillen Kämmerlein darüber nachdenken
|
sessiz bir yerde bunu düşünmem lâzım
|
|
ich möchte ein ruhiges Zimmer
|
sessiz bir oda istiyorum
|
|
ich möchte in Ruhe lesen
|
sessizce okumak istiyorum
|
|
im Ruhezustand
|
sessiz durumda
|
|
im Stillen
|
sessizce
|
|
in aller Stille
|
sessizce
|
|
in aller Stille heiraten
{v}
|
sessiz sedasız evlenmek
|
|
in einer ruhigen Minute
|
sessiz bir anda
|
|
in Ruhe befindlich
|
sessiz olan
|
|
in Ruhe und Frieden leben
{v}
|
sessiz ve barış içinde yaşamak
|
|
in ruhiger Weise
|
sessiz şekilde
|
|
der
Frikativlaut
{sub}
{m}
[Grammatik]
|
sürekli sessiz
|
|
ganz leise
{adj}
|
çok sessiz
|
|
ganz ruhig
|
tam sessiz
|
|
ganz still
|
tam sessiz
|
|
leise
{adj}
|
ince sessiz
|
|
leiser
{adj}
|
daha sessiz
|
|
mäuschenstill
{adj}
[reglos]
|
son derece sessiz
|
|
ruhiger
{adj}
|
daha sessiz
|
|
ruhigere-
|
daha sessiz
|
|
ruhigste
{adj}
|
en sessiz
|
|
schalltot
{adj}
[vollkommen schalldicht]
|
tamamen sessiz
|
|
sehr leise
{adj}
|
çok sessiz
|
|
so still wie ein Grab
|
mezar gibi sessiz
|
|
so still wie möglich
|
mümkün olduğu kadar sessiz
|
|
so still wie möglich
|
olabildiği kadar sessiz
|
|
so still wie möglich
|
olabildiğince sessiz
|
|
so stumm wie ein Fisch
|
balık gibi sessiz
|
|
still und leise
{adj}
|
sakin ve sessiz
|
|
stillste
{adj}
|
en sessiz
|
|
stockstill
{adj}
{ugs.}
|
tamamen sessiz
|
|
stummer
{adj}
|
daha sessiz
|
|
todesstill
{adj}
|
ölü gibi sessiz
|
|
tonloser
{adj}
|
daha sessiz
|
|
tonloseste
{adj}
|
en sessiz
|
|
totenstill
{adj}
|
ölü gibi sessiz
|
|
vollkommen ruhig
{adj}
|
tamamen sessiz
|
|