36 direkte Treffer gefunden für: olay


77 indirekte Treffer gefunden für: olay

Deutsch Türkisch
Ablauf der Ereignisse {sub} {m} olayların seyri
abnorme Erlebnisreaktion {sub} {f} olaya karşı kuralsız reaksiyon
das Alibi {sub} {n} olay yerinden başka yerde bulunma
am Nabel des Ereignisses olayın tam merkezinde
am Ort des Geschehens olayın olduğu yerde
an den Nerv der Sache rühren olayın hassas noktasına değinmek
die Anekdoteneintragung {sub} {f} olay yazımı
die Angelegenheiten {sub} {pl} olaylar
Angelegenheiten ordnen {sub} {f} olayları sıraya koymak
anlassbezogen {adv} olayla ilgili
Anzahl der Ereignisse {sub} {f} olayların sayısı
aufhellen {v} [hellte auf, hat aufgehellt] olayı aydınlatmak
aufhellen {v} [hellte auf, hat aufgehellt] olayı çözmek
aufklären {v} [Ereignis, Vorgang] olayı aydınlatmak
aufregend {adj} olay
die Austragungsstätte {sub} {f} olay yeri
Bearbeiten von Ereignissen {sub} {n} olayları işleme alma
die Begebenheiten {sub} {pl} olaylar
der Begehungsort {sub} {m} [einer strafbaren Handlung] olay yeri
Bericht über den Fall {sub} {m} olay hakkında rapor
Besichtigung an Ort und Stelle {sub} {f} olay yerinde keşif
Beteiligung an der Tat {sub} {f} olaya katılma
der Beweis {sub} {m} olay mahallinde keşif
Beweis durch Augenschein olay yeri keşfi
das Brennpunktviertel {sub} {n} olayların odak noktası bölge
buchstabengläubig {adj} olayların kaderciliğine inanan
die Chronik {sub} {f} olayları zaman sırasına göre anlatan eser
die Chronologie {sub} {f} olayların zamansal oluş sırasına göre sıralanması
dahintergesteckt olayın içinde idi
das Geschehen kontrollieren olayı kontrol etmek
den Dingen auf den Grund gehen olayları inceden inceye araştirmak
den Dingen freien Lauf lassen olayları kendi akışına bırakmak
den fall dem schiedsrichter vorlegen olayı hakemin önüne koymak
den Fall prüfen olayı incelemek
den Lauf der Dinge abwarten olayları seyrine bırakmak
den Sachverhalt prüfen {v} olayın esasını incelemek
den Tatort besichtigen {v} olay yerini ziyaret etmek
der Ablauf von Ereignissen olayların akışı
der Sache schaden olaya zarar vermek
der springende Punkt bei der Sache olayda önemli nokta
die Dinge auseinander halten können [alt] olayları birbirine karıştırmamak
die Dinge ins rechte,richtige Licht rücken olaylara ışık tutmak
die Dinge laufen lassen {v} olayları akışına bırakmak
die Dinge ungeschehen machen olayları saklamak
die Dinge werden gut ausgehen olaylar iyi sonuca ulaşacak
die Sache entscheiden olay hakkında karar vermek
die Sache in die eigenen Hände nehmen {v} olayla bizzat kendisi ilgilenmek
die Sache wird langsam interessant olay yavaş yavaş ilgilnç olmaya başladı
die Sache wird sich aufklären olay açığa çıkacak
die Sache übertreiben {v} olayı abartmak
Dinge aufklären {v} olayları aydınlatmak
abgekartete Sache {sub} {f} danışıklı olay
abgeleitetes Vorkommen {sub} {n} türetilmiş olay
abnormes Ereignis {sub} {n} anormal olay
abnormes Vorkommnis {sub} {n} anormal olay
die Affäre {sub} {f} [Skandal] nahoş olay
die Affäre {sub} {f} [Skandal] tatsız olay
aktuelles Ereignis {sub} {n} güncel olay
aktuelles Zeitgeschehen {sub} {n} aktüel güncel olay
allgemeine Billigung {sub} {f} genel olay
alltägliches Ereignis {sub} {n} alışılagelen olay
allzu einfach {adj} çok kolay
als mögliches Ereignis olabilecek olay
am einfachsten {adj} en kolay
am leichtesten en kolay
anfängliches Ereignis {sub} {n} başlangıçtaki olay
angenommenes Ereignis {sub} {n} varsayılan olay
anomales Erzeugnis {sub} {n} anormal olay
anspruchslos [geistig] kolay
anwenderfreundlich {adj} kullanımı kolay
die anwenderfreundlich {sub} {f} kullanımı kolay
der Auftritt {sub} {m} heyecanlı olay
auslösendes Ereignis {sub} {n} tetikleyici olay
aussichtsloser Fall {sub} {m} umutsuz olay
außer Kontrolle geratener Vorgang {sub} {m} kontroldan çıkan olay
außergewöhnlicher Vorfall {sub} {m} olağanüstü olay
außergewöhnliches Erlebnis {sub} {n} yaşanılan olağanüstü olay
0.006s