32 direkte Treffer gefunden für: offen


77 indirekte Treffer gefunden für: offen

Deutsch Türkisch
offen für Kritik sein {v} eleştiriye açık olabilmek
offen antworten {v} açık cevap vermek
offen ausweisen {v} açık kanıtlamak
offen bekennen {v} açık itiraf etmek
offen bleiben {v} askıda olmak
offen bleiben {v} açık bırakmak
offen bleiben {v} açık kalmak
offen bleiben {v} ortada kalmak
offen bleiben {v} çözümlenmemek
offen eingestehen {v} açıkça doğru olduğunu kabul etmek
offen eingestehen {v} açıkça itiraf etmek
offen geblieben {adj} açık kalmış
offen geblieben {adj} kapatılmamış
offen gebliebene Fragen cevapsız kalmış sorular
offen gesagt açıkça söylemek gerekirse
offen gesagt doğrusu
offen gestanden açıkça söylemek gerekirse
offen gestanden açıkçası
offen gestanden doğrusu
offen halten {v} açık bırakmak
offen halten {v} açık tutmak
offen halten {v} serbest bırakmak
offen lassen açık bırakmak
offen legen {v} [offenbaren] ortaya koymak
offen legen {v} açmak
offen legen {v} açığa vurmak
offen mit jemandem sein bir başkasına açık olmak
offen reden açık saçık konuşmak
offen reden dobra dobra konuşmak
offen reden müstehcen konuşmak
offen sagen {v} açık söylemek
offen sein {v} açık olmak
offen seine Meinung sagen {v} açıkça kendi fikrini söylemek
offen stehen {v} açık bulunmak
offen stehen {v} açık durmak
offen stehen {v} açık kalmak
offen stehen {v} borçlu kalmak
offen stehen {v} boş olmak
offen stehen {v} kapanmamak
offen stehen {v} müsait olmak
offen stehen {v} serbest olmak
offen stehend {adj} açık
offen stehende Rechnung {sub} {f} açık hesap
offen stehende Rechnung {sub} {f} ödenmemiş fatura
Offen Tür System {sub} {n} açık kapı sistemi
offen und ehrlich açık ve dürüst
offen und vorbehaltlos açık ve çekincesiz
offen zeigen {v} açıkça göstermek
offenbar {adj} aleni
offenbar {adj} apaçık
offenbar {adj} açık
abgesoffen [z.B. Motor] bayılmış
alicyclische Kohlenwasserstoffen {sub} {f} aromatik olmayan karbondioksitler
alle Kinder waren betroffen bütün çocuklar etkilendi
am schlimmsten betroffen en kötü şeye maruz kalmak
angesoffen {adj} hafif sarhoş
Arsenal hätte trotzdem nicht getroffen buna rağmen Arsenal gol atamazdı
auf bessere Zeiten hoffen iyi günlerin gelmesini umut etmek
auf das Beste hoffen umutlu olmak
auf eine baldige Besserung hoffen {v} yakında iyileşeceğini ümit etmek
auf Entwicklungen hoffen gelişmeler ümit etmek
auf etwas hoffen {v} bir şeyi beklemek
auf etwas hoffen {v} bir şeyi beklemek
auf etwas hoffen {v} umut etmek
auf etwas hoffen {v} bir şeyi beklemek
auf Gott hoffen Tanrının yardımını beklemek
auf jemanden hoffen {v} birine güvenmek
aufgetroffen [er, sie, es hat~] rastladı
Aufnahme von Nährstoffen {sub} {f} yemek alma
Ausscheiden von Giftstoffen {sub} {n} [aus dem Körper] vücuttan zehirli maddeleri atma
Beladearm offen <ükleme kolu açık
besoffen {adj} {ugs.} bulut gibi
besoffen {adj} {ugs.} sarhoş
besoffen {adj} {ugs.} zom
besoffen {adj} kafası kıyak
besoffen {adj} zilzurna sarhoş
betroffen {adj} [fassungslos] şaşkın
0.006s