7 direkte Treffer gefunden für: yaş


77 indirekte Treffer gefunden für: yaş

Deutsch Türkisch
Abend des Lebens {sub} {m} yaşamın son günleri
Abend des Lebens {sub} {m} yaşamın sonbaharı
abflachen {v} [Fertigungsvorgang] yassılaştırmak
abflachen {v} [flachte ab, hat abgeflacht] yassılatmak
abflachen {v} [flachte ab, hat abgeflacht] yassıltmak
die Abflachung {sub} {f} yassıltma
die Abflachung {sub} {f} yassıma
die Abflachungen {sub} {pl} yassımalar
abgeflacht yassı
abgeflacht yassıtılmış
abgeflachte Enden {sub} {pl} yassıtılmış uçlar
abgeflachte Kante {sub} {f} yassıtılmış kenar
abgeflachte Kronenmutter {sub} {f} yassı üstü yarıklı vida somunu
abgeflachte Längskante {sub} {f} yassı uzunluğuna kenar
abgeflachter Lehrdorn {sub} {m} yassı delgeç
abgeflachter Lehrdorn {sub} {m} yassı erkek zımba
abgeflachter Teil {sub} {n} yassıtılmış parça
abgeflachtes Relief {sub} {n} yassı rölyef
abgeplattet yassılatılmış
abgeplattete yassılatılan
abgeplattetes Umdrehungsellipsoid {sub} {n} yassılaştılmış devirli elipsoid
Abhängigkeit des Energieumsatzes von Lebensalter und Geschlecht {sub} {f} yaş ve cinsiyete bağlı enerji tüketimi
die Abluftfahne {sub} {f} yassı koni şeklinde çıkan atık hava
die Abolition {sub} {f} yasak
der Abolitionismus {sub} {m} yasaklama
der Abolitionist {sub} {m} yasaklayıcı
die Abolitionisten {sub} {pl} yasaklayıcılar
die Abolitionistinnen {sub} {pl} [weiblich] yasaklayıcı bayanlar
die Abolitionen {sub} {pl} yasaklar
der Abplatthobel {sub} {m} yassıtma planyası
die Abplattung {sub} {f} yassıltma
die Abpolsterung {sub} {f} yastık yapmak
die Abziehfeile {sub} {f} yassı eğe
die Achsschale {sub} {f} yastık
der Ackergaul {sub} {m} [abwertend] yaş at
die Ackerplatterbse {sub} {f} yassı tarla bezelyesi
aerob yaşamak için oksijene ihtiyaç duyan
der Aerobier {sub} {m} yaşamak için oksijene ihtiyaç duyan canlı
Agio vor dem Gesetz yasalara ikramiye
allopatrische Artbildung {sub} {f} yaşam çevreleri çakışmadan tür oluşumu
alltägliche Seite {sub} {f} yaşamın günlük yönü
als alter Mann yaş bir adam olarak
alt {adj} [Lebewesen] yaş
alt aussehen lassen yaş göstermek
alt aussehend {adj} yaş görünen
alt genug yaşı başı yerinde
alt sein {v} yaş olmak
Alt und Jung {adj} yaş ve genç
alt und krank {adj} yaş ve hasta
alt und schwach {adj} yaş ve bitik
alt und schwach {adj} yaş ve çökük
die Abayas {sub} {pl} [lange Kleidungsstücke, die den gesamten Körper bedecken und von einigen Arabern getragen wwerden] çarşaflar
absolutes Alter {sub} {n} mutlak yaş
akzeptiertes Alter {sub} {n} kabul edilen yaş
der Alkoholiker {sub} {m} ayyaş
Alter in dem die Schulpflicht endet {sub} {n} okul mecburiyetinin sona erdiği yaş
die Analogie {sub} {f} kıyas
die Analogiebildung {sub} {f} kıyas
antikes Alter {sub} {n} antik yaş
arbeitsunfähiges Alter {sub} {n} çalışılamayan yaş
bestes Alter {sub} {n} en iyi yaş
bestimmtes Alter {sub} {n} belli yaş
der Bezug {sub} {m} [Vergleich~] kıyas
biologisches Alter {sub} {n} biyolojik yaş
das Durchschnittsalter {sub} {n} ortalama yaş
die Dyas {sub} {f} [Geologie] Paleozoik zamanın en iyi devri
die Dyas {sub} {f} [Geologie] perm
ehrwürdiges Alter {sub} {n} saygın yaş
ein halbes Leben yarı yaş
ein hohes Alter yüksek bir yaş
erreichtes Alter {sub} {n} ulaşılan yaş
erwerbsfähiges Alter {sub} {n} görebilecek yaş
erwerbsfähiges Alter {sub} {n} çalışabilir yaş
fortgeschrittenes Alter {sub} {n} ileri yaş
geringes Alter {sub} {n} genç yaş
die Gesetzesanalogie {sub} {f} kanuni kıyas
der Gewohnheitstrinker {sub} {m} ayyaş
0.005s