19 direkte Treffer gefunden für: önem


77 indirekte Treffer gefunden für: önem

Deutsch Türkisch
achten {v} [achtete, hat geachtet] önem vermek
als nicht beachtlich angesehen werden {v} önemsiz olarak görülmek
am Katzentisch sitzen {v} önemsiz bir yerde kalmak
am Scheidewege stehen önemli bir karar arifesinde bulunmak
an Bedeutung gewinnen {v} önem kazanmak
an Bedeutung verlieren {v} önemini kaybetmek
an Bedeutung verlierend önemini kaybeden
an erster Stelle stehen {v} önem olarak başı çekmek
angelegen {adj} [zu veraltet anliegen = wichtig sein] önemli
angelegentlich {adj} önemli
angelegentlich {adv} önemle
das Anhängsel {sub} {n} önemsiz kişi
ankommen [gegen] önemli rol oynamak
ankommen gegen {v} önemle rol oynamak
ankommen gegen {v} önemli olmak
anliegen {v} [lag an, hat angelegt] önemi olmak
anraten {v} [riert an, hat angeraten] önemle tavsiyede bulunmak
Auf die Wahrheit kommt es an önemli olan gerçek
auf leichte Schulter nehmen önemsememek
ausmachen {v} [machte aus, hat ausgemacht] önemi olmak
ausschlaggebend {adj} önemli olan
die Äußerlichkeit {sub} {f} önemli olmayan
das Bagatellbetrag {sub} {n} önemsiz hesap
das Bagatellbetrag {sub} {n} önemsiz miktar
das Bagatelldelikt {sub} {n} önemsiz suç
der Bagatelldiebstahl {sub} {m} önemsiz hırsızlık
die Bagatelle {sub} {f} önemli olmayan
die Bagatelle {sub} {f} önemsiz şey
der Bagatelleschaden {sub} {m} önemsiz hasar
der Bagatellfall {sub} {m} önemsiz olay
die Bagatellfälle {sub} {pl} önemsiz olaylar
das Bagatellgericht {sub} {n} önemsiz suçlara davalara bakan mahkeme
Bagatellgrenze önemsizlik sınırı
bagatellisieren {v} önemsememek
die Bagatellkrankheit {sub} {f} önemsiz hastalık
die Bagatellsache {sub} {f} önemsiz
die Bagatellsache {sub} {f} önemsiz şey
die Bagatellsachen {sub} {pl} önemsiz şeyler
der Bagatellschaden {sub} {m} önemsiz hasar
die Bagatellverletzung {sub} {f} önemsiz yaralanma
der Bagatellverlust {sub} {m} önemsiz kayıp
bah! önemsememeyi ifade eden ünlem
banalisieren {v} [banalisierte, hat banalisiert] önemsizmiş gibi göstermek
das Bauernopfer {sub} {n} [figürlich] önemli bir şeyi elde etmek için önemsiz şeyden gönüllü vazgeçmek
beachtenswert {adj} [bedeutend] önemli
beachtenswert {adj} önemli
beachtet werden {v} önemsenmek
beachtete [er, sie, es~] önemsemişti
beachteten [sie~] önemsemişlerdi
beachtlich {adj} önemli
beachtliche Leistung {sub} {f} önemli başarı
anale Phase {sub} {f} anal dönem
das Archifonem {sub} {n} üstsesbirim
die Ära {sub} {f} dönem
die Biedenneferzeit {sub} {f} Almanya`da 1815-1848 yılları arasında küçük burjuva üslubunun yaygın olduğu dönem
die Bilanzperiode {sub} {f} mali dönem
die Blüte {sub} {f} {ugs.} en parlak dönem
die Blüte {sub} {f} {ugs.} parlak dönem
die Blütezeit {sub} {f} en parlak dönem
die Blütezeit {sub} {f} parlak dönem
der Buchungszeitraum {sub} {m} mali dönem
depressive Phase {sub} {f} depresif dönem
die Durststrecke {sub} {f} {ugs.} sıkıntılı dönem
die Ebbe {sub} {f} [Geographie] suların çekildiği dönem
ein neues Kapitel im Leben {v} yeni bir dönem
der Einzellaut {sub} {m} fonem
das Epifonem {sub} {n} sağsözlü bitim
das Epiphonem {sub} {n} sağsözlü bitim
die Finanzperiode {sub} {f} mali dönem
das Fonem {sub} {n} [Grammatik] fonem
das Fonem {sub} {n} [Grammatik] ses birimi
die Frühzeit {sub} {f} erken dönem
die Frühzeit {sub} {f} ilk dönem
genitale Phase {sub} {f} genital dönem
das Gerechtigkeitsgefühl {sub} {n} adalete verilen önem
der Glanz {sub} {m} parlak dönem
die Glanzperiode {sub} {f} en parlak dönem
0.005s