40 direkte Treffer gefunden für: scharf


77 indirekte Treffer gefunden für: scharf

Deutsch Türkisch
scharf einstellen {v} net/hassas ayar(lama)
scharf, hart ins Gericht gehen mit {v} [jemanden scharf kritisieren] birini çok ağır kritize etmek
scharf, hart ins Gericht gehen mit {v} [jemanden tadeln] birinin kusurunu bulmak
scharf, hart kritisieren {v} ağır/sert eleştirmek
scharf abbiegen {v} keskin viraj almak
scharf abbraten {v} baharatlı kızartmak
Scharf am Wind segeln {v} [ein Risiko eingehen] bir riske girmek
Scharf am Wind segeln {v} [sich in Gefahr befinden] tehlikede olmak
Scharf am Wind segeln {v} [den Widrigkeiten trotzen] aksiliklere göğüs germek
Scharf am Wind segeln {v} [sich an der Grenze (z. B. zum Ruin) befinden] iflasın eşiğinde olmak
scharf anbraten {v} baharatlı hafif kızartmak
scharf angreifen {v} acımasız saldırmak
scharf antworten {v} sert cevaplamak
scharf auf {adj} ...e/...a hevesli
scharf auf die Bremse treten {v} sertçe frene basmak
scharf auf etwas sein {ugs.} bir şeye hevesli olmak
scharf auf jemanden sein {v} {ugs.} birinden hoşlanmak
scharf begrenzte Linie {sub} {f} belirgin çizgi
scharf begrenzte Linie {sub} {f} belirgin sınırlandırılmış hat
scharf beobachten {v} dikkatle takip etmek
scharf beurteilen {v} tenkit etmek
scharf bewachen {v} dikkatle göz altında bulundurmak
scharf blickend {adj} anlayışlı
scharf blickend {adj} basiretli
scharf blickend {adj} geleceği iyi görebilen
scharf blickend {adj} isabetli görüşlü
scharf blickend {adj} sezili
scharf blickend {adj} uzak görüşlü
scharf bremsen {v} sert fren yapmak
scharf darauf sein {v} (buna) hevesli olmak
scharf eingestellt hassas ayarlı
scharf eingestellt sein {v} hassas ayarlanmış olmak
scharf einstellen {v} hassas ayarlamak
scharf erwidern {v} sert yanıt vermek
scharf geladen sein {v} hakiki mühimmat ile dolu olmak
scharf geschnitten sein {v} [Züge] keskin hatlı olmak
scharf gewürzt {adj} acı baharatlı
scharf kalkulieren {v} tam hesaplamak
scharf kalkulieren {v} tıpı tıpına hesaplamak
scharf kalkuliert tıpı tıpına hesaplanmış
scharf kalkulierter Preis {sub} {m} tıpı tıpına hesaplanmış fiyat
scharf klingen {v} kulağa sert gelmek
scharf kritisieren {v} sert eleştirmek
scharf kritisierende Bemerkung {sub} {f} sert eleştirili söz
scharf machen [ugs.: sexuell erregen] heveslendirmek
scharf machen {v} [aktivieren] aktivite etmek
scharf nachdenken {v} iyiden iyiye düşünmek
scharf narkotisches Gift {v} sert narkotik zehir
scharf schießen {v} hakiki mermi ile silah atmak
scharf schmeckend {adj} baharatlı lezzeti olan
scharf stellen {v} hassas ayarlamak
absolut rattenscharf [(salopp, besonders Jugendsprache) großartig] muhteşem
absolut rattenscharf [(salopp emotional verstärkend) erotisch-attraktiv, sexuell erregend] müthiş erotik
Essen schmeckt etwas scharf Yemeğin tadı biraz acı
etwas scharf {adj} [essen] biraz baharatlı
gestochen scharf itinalı görünen
grottenscharf {ugs.} tam keskin
haarscharf {adj} hakiki hassasiyet
haarscharf {adj} kıl payı
haarscharf {adj} son derece ince
haarscharf {adj} çok keskin
haarscharf {adj} çok yakından
machte scharf [er, sie, es~] biklemişti
messerscharf {adj} bıçak gibi keskin
messerscharf [Kritik] keskin eleştiri
messerscharf [z. B. Falten] keskin kıvrım
mittelscharf {adj} orta acılıkta
Pflugscharf [Landwirtschaft] pulluk demiri
rasiermesserscharf {adj} ustura gibi keskin
trennscharf {adj} ayırıcı
trennscharf {adj} selektif
trennscharf {adj} seçmeli
ultrascharf {adj} [ äußerst, extrem scharf] olağanüstü net
ultrascharf {adj} [ äußerst, extrem scharf] son derece acı
ultrascharf {adj} [Messer] son derece keskin
unscharf {adj} açık seçik olmayan
unscharf {adj} belirgin olmayan
0.006s