19 direkte Treffer gefunden für: sıkı


77 indirekte Treffer gefunden für: sıkı

Deutsch Türkisch
abdichten {v} [dichtete ab, hat abgedichtet] sıkıştırmak
abdichten {v} [einstemmen] sıkıştırarak sızmayı önlemek
die Abdichtung {sub} {f} sıkılık
abgedrückt {adj} sıkıca bastırmak
abgeklemmt sıkıca bağlı
abgeleiert sıkı bir şekilde okunmuş
abgeschnürt sıkıca bağlanmış
abklemmend {adj} sıkıca bağlayan
die Abklemmung {sub} {f} sıkıca bağlama
ableiern {v} [leierte ab, hat abgeleiert] sıkı bir şekilde okumak
der Abpressflansch {sub} {m} sıkıştırma flanşı
die Abpresskraft {sub} {f} sıkıştırma gücü
die Abpressmaschine {sub} {f} sıkıştırma makinesi
die Abpressung {sub} {f} sıkıştırma
das Abpressverhältnis {sub} {n} sıkıştırma oranı
die Abpressvorrichtung {sub} {f} sıkıştırma aygıtı
die Abpresswalze {sub} {f} sıkıştırma silindiri
die Abpreßvorrichtung {sub} {f} sıkıştırma düzeneği
der Absprengabsteller {sub} {m} sıkıştırma detektörü
abstraffen {v} sıkılaştırmak
abzehren {v} [sich] sıkıntı çekmek
das Ach {sub} {n} sıkıntı
Alternative zu härterer Arbeit {sub} {f} sıkı işe alternatif
der Andrang {sub} {m} sıkıştırma
der Andrang {sub} {m} sıkışıklık
der Andrückblock {sub} {m} sıkıştırma bloğu
die Andrückbürste {sub} {f} sıkıştırılmış fırça
andrücken {v} [drückte an, hat angedrückt] sıkıştırmak
der Andrücker {sub} {m} sıkıştırıcı
aneinander {adv} sıkışık
aneinander rücken {v} sıkışmak
angespannte Arbeitsmarktsituation {sub} {f} sıkışık piyasası durumu
angespannter Arbeitsmarkt {sub} {m} sıkışık emek piyasası
angespannter Arbeitsmarkt {sub} {m} sıkışık piyasası
angespannter Geldmarkt {sub} {m} sıkışık para piyasası
angespannter Markt {sub} {m} sıkışık pazar
angestaucht [er, sie, es hat~] sıkıştırdı
angeödet {adj} sıkıntılı
die Angst {sub} {f} sıkıntı
das Angstgefühl {sub} {n} sıkıntılanma hissi
ankrallen {v} [sich] sıkıca sarılmak
die Anpressdruckkraft {sub} {f} sıkıştırma baskısı kuvveti
anpressen {v} [presste an, hat angepresst] sıkışmak
die Anpressvorrichtung {sub} {f} sıkıştırma düzeneği
die Anpresswalze {sub} {f} sıkıştırma silindiri
die Anschlussklemme {sub} {f} sıkıştırma vidası
anschnüren {v} sıkıca bağlamak
anstrengend {adj} sıkıntılı
die Anstrengung {sub} {f} sıkıntı
anziehbar {adj} sıkılabilir
die Anziehbarkeit {sub} {f} sıkılabilirlik
der Beweis {sub} {m} vesiki
blind {adj} kurusıkı
bloße Drohung {sub} {f} kuru sıkı
diskret {adj} ağzı sıkı
diskret {adj} [verschwiegen] ağzı sıkı
fester {adj} daha sıkı
festere daha sıkı
festeste {adj} en sıkı
der Geizkragen {sub} {m} eli sıkı
hageldicht {adj} çok sıkı
die Katzenmusik {sub} {f} [Musik] ahenksiz musiki
kompakter {adj} daha sıkı
kompakteste {adj} en sıkı
konsistenter {adj} daha sıkı
konsistenteste {adj} en sıkı
luftdicht {adj} sımsıkı
mundfaul {adj} ağzı sıkı
die Musik {sub} {f} musiki
öfters {adv} sıkı sıkı
der Pfennigfuchser {sub} {m} {ugs.} eli sıkı
die Platzpatrone {sub} {f} kurusıkı
die Psyche {sub} {f} psiki
der Rappenspalter {sub} {m} [schweiz.: Pfennigfuchser] eli sıkı
der Schleicher {sub} {m} {ugs.} ağzı sıkı
sparsam {adj} eli sıkı
sparsamer Schäler eli sıkı
0.005s