abgelöst
|
birinin işini yada görevini devralmış
|
|
abhärmen
{v}
|
birinin başının etini yemek
|
|
abhärmen, sich
{v}
|
birinin başınan etini yemek
|
|
das
Abhören
{sub}
{n}
|
birinin bilgisini dinleme
|
|
abhören
{v}
|
birinin bilgisini dinlemek
|
|
abkaufen
{v}
[glauben: kaufte ab, hat abgekauft]
|
birinin söylediğine aldanmak
|
|
abkaufen
{v}
[glauben: kaufte ab, hat abgekauft]
|
birinin söylediğine inanmak
|
|
abpassen
{v}
|
birinin yolunu beklemek
|
|
Absichten auf jemanden haben
{sub}
{pl}
|
birinin üzerine planları olmak
|
|
abtrotzen
{v}
|
birinin direncine karşı elde etmek
|
|
alles an jemandem lieben
{v}
|
birinin her şeyini/her halini sevmek
|
|
als Verteidiger für jemanden auftreten
|
birinin savunucusu olarak çıkmak
|
|
als Verteidiger für jemanden erscheinen
|
birinin savunucusu olarak bulunmak
|
|
als Vertretung für jemanden dienen
{v}
|
birinin temsilcisi olarak görev yapmak
|
|
an jemandem dranbleiben
{v}
|
birinin peşinden ayrılmamak
|
|
an jemandem vorbeigehen
{v}
|
birinin önünden yürüyerek geçip gitmek
|
|
an jemandem vorbeihasten
{v}
|
birinin önünden aceleyle geçip gitmek
|
|
an jemandem vorbeikommen
{v}
|
birinin önünden geçip gitmek
|
|
an jemandem vorbeilaufen
{v}
|
birinin yanından geçmek
|
|
an jemandes Ehre appellieren
{v}
|
birinin namusuna hitap etmek
|
|
an jemandes Seite rücken
{v}
|
birinin yanına geçmek
|
|
an jemandes Stelle handeln
{v}
|
birinin yerine pazarlık etmek
|
|
an jemandes Stelle sein
{v}
|
birinin yerinde olmak
|
|
an jemandes Stelle sitzen
{v}
|
birinin yerinde oturmak
|
|
an jemandes Stuhl sägen
{v}
|
birinin makamıyla oynamak
|
|
an Stelle von jemandem kommen
|
birinin yerine geçmek
|
|
die
Anbändelei
{sub}
{f}
|
birinin peşine takılma
|
|
anbändeln
{v}
[bändelte an, hat angebändelt]
|
birinin peşine takılmak
|
|
andere Saiten aufziehen
{v}
|
birinin anlayacağı dilde konuşmak
|
|
angehören
{v}
|
birinin malı olmak
|
|
angreifen
{v}
[griff an, hat angegriffen]
|
birinin üzerine atlamak
|
|
Angriff auf jemandesLeben
{sub}
{m}
|
birinin canına kasıt
|
|
anhauchen
{v}
[salopp]
|
birinin hatasını söylemek
|
|
anheim fallen
{v}
|
birinin eline geçmek
|
|
anheimfallen
{v}
[Juristisch]
|
birinin kullanma yetkisine girmek
|
|
anhusten
{v}
|
birinin yüzüne doğru öksürmek
|
|
anklagen
{v}
[Rechtswissenschaft]
|
birinin aleyhine dava açmak
|
|
anklopfen
{v}
{ugs.}
|
birinin fikrini almak
|
|
anknurren
{v}
[ugs.: knurrte an, hat angeknurrt]
|
birinin üzerine yürümek
|
|
ankreiden
{v}
[kreidete an, hat angekreidet]
|
birinin hesabına yazmak
|
|
annehmen, dass jemand kommen wird
|
birinin geleceğini tahmin etmek
|
|
Anschlag auf jemandes Leben
{sub}
{m}
|
birinin canına suikast
|
|
anspritzen
{v}
|
birinin üzerine fışkırtmak
|
|
anstelle einer anderen Person handeln
{v}
|
birinin yerine pazarlık etmek
|
|
arbeiten
{v}
[bei Jemanden~]
|
birinin yanında çalışmak
|
|
auf die Initiative von jemandem
|
birinin inisiyatifi üzerine
|
|
auf die Ehre einer Person fluchen
|
birinin namusuna sövmek
|
|
auf die Ehre einer Person fluchen
|
birinin ırzına sövmek
|
|
auf etwas Einfluss haben
{v}
|
birinin bir şeyi yapmasında payı olmak
|
|
auf etwas Einfluss haben
{v}
|
birinin bir şeyi yapmasında rolü olmak
|
|
auf etwas Einfluss haben
{v}
|
birinin bir şeyi yapmasında tesiri olmak
|
|