2 direkte Treffer gefunden für: dinge

Deutsch Türkisch
die Dinge {sub} {pl} [Objekt] nesneler
die Dinge {sub} {pl} [Verbrechen] dolaplar

57 indirekte Treffer gefunden für: dinge

Deutsch Türkisch
Dinge, Leute durcheinander bringen [verwechseln] eşyaları veya insanları birbirine karıştırmak
Dinge anders hinlegen eşyaları başka türlü yerleştirmek
Dinge aufklären {v} olayları aydınlatmak
Dinge aufschieben {v} olayları tehir etmek
Dinge auseinanderhalten {v} olayları birbirinden farklı değerlendirmek
Dinge außerhalb unseres Bereiches alanımızın dışındaki şeyler
Dinge beim Namen nennen {sub} {f} bir şeyi olduğu gibi söylemek
Dinge bewegen {v} aktif işler yapmak
Dinge der Sicherheit emniyet işleri
Dinge durcheinander bringen bir şeyleri biririne karıştırmak
Dinge für sich behalten bazı sırları saklamak
Dinge gingen schief bazı şeyler ters gitmişti
Dinge in Ordnung bringen bazı şeyleri düzeltmek
Dinge ins Reine bringen {sub} {f} bazı şeyleri düzeltmek
Dinge ins Rollen bringen {sub} {f} bazı şeyleri harekete geçirmek
Dinge laufen lassen {sub} {f} işleri oluruna bırakmak
Dinge nehmen wie sie kommen her şeyi olduğu gibi kabul etmek
Dinge schleifen lassen işleri gecikirmek
Dinge schwieriger machen işleri zorlaştirmak
Dinge vermischen bir şeyleri karıştırmak
Dinge verwechseln bir şeyleri karıştırmak
Dinge zu weit treiben bir şeyi abartmak
Dinge übers Knie brechen acele ile yapılan işler işler
Dinge, die den Wohlstand ausmachen yaşam seviyesini belirleyen şeyler
Dinge, die der Prophet Mohammed getan, befohlen oder empfohlen hat sünnet
das Dingelchen {sub} {n} küçük ama güzel şey
das Dingelchen {sub} {n} küçük bir şey
das Dingelchen {sub} {n} önemsiz şey
dingen {v} [dingte, hat gedungen] (birine) para karşılığı cinayet yaptırmak
dingen {v} [dingte, hat gedungen] (birini) para ile tutmak
die Dinger {sub} {pl} şeyler
all die Dinge her şey
all die Dinge olanca şeyler
all die entzückenden Dinge bütün bu tatlı şeyler
alle wichtigen Dinge tüm önemli şeyler
andere Dinge {sub} {pl} başka şeyler
bei diesem Stand der Dinge bu durumlarda
beim augenblicklichen Stand der Dinge şu anki duruma göre
das Internet der Dinge nesneler interneti
der gegenwärtige Stand der Dinge şu andaki vaziyetler
der Stand der Dinge durum
die grundsätzlichen, wesentlichen Dinge {sub} {pl} temel, önemli şeyler
ein Menge Dinge birçok şey
erstaunliche Dinge {sub} {pl} hayret edilecek şeyler
die Finanzdinge {sub} {pl} mali şeyler
ganz unterschiedliche Dinge {sub} {pl} tamamen ayrı şeyler
das Gedinge {sub} {n} akort parası
das Gedinge {sub} {n} kesenek
geschäftliche Dinge {sub} {pl} hususları
gewöhnliche Dinge {sub} {pl} olağan şeyler
die Glaubensdinge {sub} {pl} inanç işleri
guter Dinge {sub} {pl} iyi şeyler
Lage der Dinge {sub} {f} durumlar
Lauf der Dinge {sub} {m} olayların seyri
das Leibgedinge {sub} {n} ölene dek bakma anlaşması
Maß aller Dinge {sub} {n} [der Maßstab, die Richtschnur, die Messlatte für alles andere] her şeyin temel ilkesi, her şeyin ölçütü
die Mordsdinge {sub} {pl} {ugs.} dehşet şeyler
0.004s