6 direkte Treffer gefunden für: Esse


77 indirekte Treffer gefunden für: Esse

Deutsch Türkisch
äquivok {adj} eşsesli
die Essecke {sub} {f} yemek yeme köşesi
die Essecken {sub} {pl} yemek yeme köşeleri
das Essen {sub} {n} [Fasten] sahur
das Essen {sub} {n} [Fastenbruch] iftar
das Essen {sub} {n} [gemeinsam, insbes. Militär] karavana
das Essen {sub} {n}
das Essen {sub} {n} yeme
das Essen {sub} {n} [Einladungs~] ziyafet
essen {v} [isst, aß, gegessen] yemek yemek
essen {v} [Mahlzeit] yemek
essen {v} atıştırmak
essen {v} yemek yemek
Essen auf den Teller geben {v} tabağa yemek koymak
Essen auf Rädern {sub} {n} mobil yemek servisi
Essen auf Rädern {sub} {n} taşıtla yemek taşıma servisi
Essen aus Langeweile {sub} {n} can sıkıntısından yemek yeme
Essen außer Haus {sub} {m} ev dışında yemek yeme
Essen fahren {v} taşıtla yemek taşımak
Essen fassen {v} yemeğe buyurun
Essen fassen {v} yemeğinizi alın
Essen fassen {v} yemek hazır
essen gehen {v} yemege gitmek
Essen hat fabelhaft geschmeckt {sub} {n} yemek çok lezzetli imiş
Essen im Freien piknik yemeği
Essen ist alle yemek bitti
Essen ist alle yemek tükendi
Essen ist angebrannt {sub} {n} yemek yandı
Essen ist kalt {sub} {n} yemek soğuk
Essen kochen yemek pişirmek
Essen mit 3 Gängen üç çeşit yemek
Essen mit fünf Gängen beş çeşit yemek
essen mit trinken içkili yemek
essen muss der Mensch insan yemek yemeli
essen müssen wir alle hepiniz yemek yemeliyiz
Essen reichen {v} yemek vermek
Essen richten yemek hazırlamak
Essen schmeckt etwas scharf Yemeğin tadı biraz acı
Essen und Trinken {sub} {n} yeme ve içme
essen und trinken yiyip içmek
essen wegputzen {ugs.} yemeği tam yiyerek çıkarmak
Essen wie ein Scheunendrescher {ugs.} [sehr viel essen] aşırı çok yemek yemek
Essen wieder von sich geben {v} yemeği tekrar çıkarmak
der Essexit {sub} {m} [ein Tiefengestein] plotonik kaya
Essen zu Ehren einer Person bir kişi onuruna yemek
Essen zubereiten {v} yemek yapmak
Essen zum Mitnehmen götürmek için yemek
Essen, bei dem jeder etwas mitbringt herkesin bir şeyler getirdiği yemek
essend {adj} yiyen
der Essener {sub} {m} [aramäisch die Frommen] Essen` liler
die Essenerin {sub} {f} [weiblich] Essen`li bayan
die Abbruchadresse {sub} {f} [EDV] kesinti adresi
die Abendmesse {sub} {f} [Kirche] akşam dua merasimi
die Abfallpresse {sub} {f} çöp presi
die Abgratpresse {sub} {f} çapak çıkarma presi
die Abholadresse {sub} {f} alıp götürme adresi
die Abkantpresse {sub} {f} [für Karosserieblech] araba sacı kıvırma presi
die Abkantpresse {sub} {f} bükme presi
die Abnehmeradresse {sub} {f} alıcı adresi
die Abrechnungsprozesse {sub} {pl} hesap işlemleri
die Abschmierpresse {sub} {f} yağlama presi
die Absenderadresse {sub} {f} gönderici adresi
absolut Speicheradresse {sub} {f} kati bellek yeri
absolut Spuradresse {sub} {f} kati iz adresi
die Absolutadresse {sub} {f} mutlak adres
absolute Adresse {sub} {f} [EDV] mutlak adres
absolute Adresse {sub} {f} kesin adres
absolute Adresse {sub} {f} kesin bulunak
absolute Adresse {sub} {f} salt adres
absolute Adresse {sub} {f} salt bulunak
absolute Sektoradresse {sub} {f} mutlak sektör adresi
absolute Speicheradresse {sub} {f} mutlak saklama adresi
absolute Spuradresse {sub} {f} kati bellek yeri
absolute wirkliche Adresse {sub} {f} mutlak gerçek adres
die Abstreckpresse {sub} {f} inceltme presi
die Abszesse {sub} {pl} çıbanlar
die Abziehpresse {sub} {f} deney presi
0.004s