abrühren
{v}
[Essen: rührte ab, hat abgerührt]
|
yemeği terbiye etmek
|
|
aufwärmen
{v}
[wärmte auf, hat aufgewärmt]
|
yemeği yeniden ısıtmak
|
|
Auge ißt mit
{sub}
{n}
|
yemeğin göze de hitap etmesi gerekir
|
|
auswärts essen
{v}
|
yemeği dışarıda yemek
|
|
auswärts speisen
{v}
|
yemeği dışarıda yemek
|
|
bekochen
{v}
[bekochte, hat bekocht]
|
yemeği hazırlamak
|
|
bekochen
{v}
[bekochte, hat bekocht]
|
yemeği ısıtmak
|
|
das Essen schmeckt gut
|
yemeğin tadı iyi
|
|
das Essen schmeckt sauer
|
yemeğin tadı ekşi
|
|
degustieren
{v}
|
yemeğin lezzetini incelemek
|
|
durchbacken
{v}
[ich backte durch, ich habe durchgebacken,durchgebackt]
|
yemeği iyi pişirmek
|
|
einbrocken
{v}
|
yemeğin içine ekmek doğramak
|
|
einhauen
{v}
|
yemeği kabaca kaşıklamak
|
|
Essen fassen
{v}
|
yemeğinizi alın
|
|
Essen schmeckt etwas scharf
|
Yemeğin tadı biraz acı
|
|
essen wegputzen
{ugs.}
|
yemeği tam yiyerek çıkarmak
|
|
Essen wieder von sich geben
{v}
|
yemeği tekrar çıkarmak
|
|
Essens-
[Gen.]
|
yemeğin
|
|
der
Gourmet
{sub}
{m}
|
yemeği seven
|
|
gratinieren
{v}
|
yemeği fırına vermek
|
|
ich schmecke Gewürz im Essen nicht
|
yemeğin içindeki baharatın tadını alamıyorum
|
|
Im Anschluss an das Essen findet ein Konzert statt
|
yemeğin akabinde konser olacak
|
|
im Essen herumstochern
{v}
{ugs.}
|
yemeği karıştırıp durmak
|
|
in seinem Essen herumstochern
{v}
|
yemeğini karıştırıp durmak
|
|
kein Kostverächter sein
{v}
[scherzhaft]
|
yemeği çok sevmek
|
|
malmen
{v}
[die Zähne in langsamer Bewegung laut aneinanderreiben]
|
yemeği çeğnerken dişleri yavaşça birbirine sürtmek
|
|
Nahrung verweigern
{sub}
{f}
|
yemeği reddetmek
|
|
servieren
{v}
[servierte, hat serviert]
|
yemeği servis etmek
|
|
überbacken
{v}
[im Backofen]
|
yemeğin üstüne serpiştirerek fırında kızartmak
|
|
die
Warmhalteplatte
{sub}
{f}
|
yemeği sıcak tutan
|
|
das
Abendbrot
{sub}
{n}
|
akşam yemeği
|
|
das
Abendessen
{sub}
{n}
|
akşam yemeği
|
|
Abendessen bei Kerzenlicht
{sub}
{n}
|
mum ışığında akşam yemeği
|
|
die
Abendmahlsgemeinschaft
{sub}
{f}
|
birlikte akşam yemeği
|
|
das
Abschiedsessen
{sub}
{n}
|
akşam yemeği
|
|
appetitliches Mittagessen
{sub}
{n}
|
lezzetli öğle yemeği
|
|
das
Arbeitsessen
{sub}
{n}
|
iş yemeği
|
|
das
Armeleuteessen
{sub}
{n}
|
fakir insanların yemeği
|
|
die
Armenkost
{sub}
{f}
|
fakir yemeği
|
|
die
Blätterteigpastete
{sub}
{f}
[mit Geflügel-, Fisch- oder Fleischragout gefüllt]
|
etli hamur yemeği
|
|
die
Bouillonkartoffeln
{sub}
{pl}
|
et suyu ve köklerle birlikte pişirilen patates yemeği
|
|
chinesische Pfanne
{sub}
{f}
|
çin sahan yemeği
|
|
chinesische Speise
{sub}
{f}
|
Çin yemeği
|
|
chinesisches Essen
{sub}
{n}
|
Çin yemeği
|
|
das
Currygericht
{sub}
{n}
|
köri yemeği
|
|
das Letzte Abendmahl
|
son akşam yemeği
|
|
der
Dinner
{sub}
{m}
|
akşam yemeği
|
|
das
Diätessen
{sub}
{n}
|
hiz yemeği
|
|
die
Diätkost
{sub}
{f}
|
diyet yemeği
|
|
die
Diätkost
{sub}
{f}
|
perhiz yemeği
|
|
die
Diätkost
{sub}
{f}
|
rejim yemeği
|
|
ein Bratkartoffelgericht
{sub}
{n}
|
bir kızartma patates yemeği
|
|
ein Festessen geben
|
eğlence yemeği
|
|
eine Spezialität des Restaurants
|
restoranın özel yemeği
|
|
der
Eintopf
{sub}
{m}
|
türlü yemeği
|
|
das
Eintopfgericht
{sub}
{n}
|
türlü yemeği
|
|