an den Pranger gestellt
|
ayakları zincirle bağlanmış
|
|
an den pranger stellen
{v}
|
ayaklarını zincirle bağlamak
|
|
auf den Beinen
|
ayakları üzerinde
|
|
auf den Beinen sein
{v}
|
ayakları üzerinde olmak
|
|
auf die Füße fallen
{v}
|
ayaklarına kapanmak
|
|
auf die Füße fallen
{v}
|
ayaklarına dolanmak
[bir işte engellemek]
|
|
auf die Füße springen
{v}
|
ayaklarına koşmak
|
|
auf Zehenspitzen kommen
|
ayaklarının ucuna basarak gelmek
|
|
aufstampfen
{v}
|
ayaklarını yere vurmak
|
|
die
Beinwärmer
{sub}
{pl}
|
ayakları ısıtıcı
|
|
berappeln
{v}
[sich aufrappeln]
|
ayakları üstünde durmak
|
|
Bock machen
|
ayakları üzerinde durup eğilerek atlama beygiri durumu almak
|
|
die Füße hochlegen
|
ayakları dikmek
|
|
Drehung der Füße nach außen
{sub}
{f}
|
ayakları dışına döndürme
|
|
fußfreies Kleid
|
ayakları açıkta bırakan bebe elbisesi
|
|
Füße schleifen lassen
|
ayakları sürümek
|
|
Füße wundlaufen
{sub}
{f}
|
ayakları yara oluncaya denk yürümek
|
|
gefesselt
[mit Fußketten]
|
ayaklarından zincirle bağlı
|
|
getunnelt
{adj}
[beim Fußball]
|
ayakları arasından geçirmek
|
|
getunnelt
[Ball: er, sie, es hat~]
|
ayakları arasından geçirdi
|
|
hineinstolpern
{v}
|
ayakları dolaşıp içine girmek
|
|
ich hab` mir die Füße abgefroren
|
ayaklarım dondu
|
|
jemandem den Boden seiner Füße küssen
|
ayaklarının altını öpmek
|
|
kalte Füße bekommen
[wörtlich]
|
ayakları üşümek
|
|
kann auf eigenen Füßen stehen
[er, sie, es~]
|
ayakları üzerinde durabilir
|
|
latschen
{v}
{ugs.}
|
ayaklarını sürterek yürümek
|
|
latschen
{v}
{ugs.}
|
ayaklarını sürterek yürümek
|
|
latschend
{adj}
|
ayaklarını sürterek yürü
|
|
latschend
{adj}
{ugs.}
|
ayaklarını sürterek yürüyen
|
|
Meine Beine sind eingeschlafen
|
ayaklarım uyuştu
|
|
Meine Beine sind schwer wie Stein
|
ayaklarım davul gibi şişti
|
|
meine Füße bringen mich um!
{ugs.}
|
ayaklarım beni öldürecek
|
|
meine Füße tun mir weh
|
ayaklarım acıyor
|
|
mit den Füßen scharren
{v}
|
ayakları yere sürterek protesto etmek
|
|
mit den Füßen schleifen
{sub}
{f}
|
ayaklarını sürümek
|
|
nasse Füße bekommen
{v}
|
ayakları ıslanmak
|
|
Nimm deine Füße vom Tisch!
|
ayaklarını masadan al!
|
|
der
Schersprung
{sub}
{m}
[Sprung, bei dem die gestreckten Beine scherenartig aneinander vorbeigeführt werden]
|
ayakları makas şeklinde açarak atlama
|
|
das
Schlurfen
{sub}
{n}
|
ayakları sürüyerek yürüme
|
|
schlurfen
{v}
|
ayakları sürüyerek yürümek
|
|
schlirfend
{adj}
|
ayaklarını sürüyerek
|
|
schlurfender Gang
{sub}
{m}
|
ayakları sürüyerek gitme
|
|
schlurfend gehen
{v}
|
ayaklarını sürüyerek yürümek
|
|
schlurfend gehen
{v}
|
ayaklarını sürüyerek gitmek
|
|
schlurfende
|
ayaklarını sürüyen
|
|
schlurft
[er, sie, es~]
|
ayaklarını sürüyor
|
|
schlurft mit den Füßen
[er, sie, es~]
|
ayaklarını sürüyor
|
|
schlurfte
[er, sie, es~]
|
ayaklarını sürümüştü
|
|
schlurfte mit den Füßen
[er, sie, es~]
|
ayaklarını sürüyordu
|
|
schlurften
[sie~]
|
ayaklarını sürümüşlerdi
|
|
schlurren
{v}
[landsch., bes. nordd.]
|
ayakları sürüyerek yürümek
|
|
die
Abdominalfüße
{sub}
{pl}
|
karın ayakları
|
|
das
Gänsefüße
{sub}
{n}
[Wörtlich]
|
kaz ayakları
|
|
die
Hamsterpfoten
{sub}
{pl}
|
cırlak sıçan ayakları
|
|
die
Hundsfötter
{sub}
{pl}
|
köpek ayakları
|
|
die
Innereien
{sub}
{pl}
|
Kesilmiş hayvanın yürek, karaciğer, böbrek, işkembe, beyin, vb. iç organlarıyla baş ve ayakları
|
|
die
Katzenpfoten
{sub}
{pl}
|
kedi ayakları
|
|
die
Katzenpfötchen
{sub}
{pl}
|
kedi ayakları
|
|
die
Kesselfüße
{sub}
{pl}
|
kazan ayakları
|
|
die
Kesselträger
{sub}
{pl}
|
kazan ayakları
|
|
die
Nivellierfüße
{sub}
{pl}
|
denge ayakları
|
|
die
Salzkräuter
{sub}
{pl}
|
kazayakları
|
|
die
Schistöcke
{sub}
{pl}
[Rechtschreibvariante]
|
kayak dayakları
|
|
die
Schweinsfüße
{sub}
{pl}
|
domuz ayakları
|
|
die
Standfüße
{sub}
{pl}
|
durma ayakları
|
|
die
Stützfüße
{sub}
{pl}
|
destek ayakları
|
|
die
Verankerungsfüße
{sub}
{pl}
|
bağlama ayakları
|
|
die
Wannenfüße
{sub}
{pl}
|
küvet ayakları
|
|
die
Wasserskier
{sub}
{pl}
|
su kayakları
|
|