5 direkte Treffer gefunden für: grenze


77 indirekte Treffer gefunden für: grenze

Deutsch Türkisch
Grenze der Rentabilität {sub} {f} başabaş noktası
Grenze der Rentabilität {sub} {f} kara geçiş noktası
Grenze des Spielfelds {sub} {f} oyun sahası sınırı
Grenze einer Stadt {sub} {f} şehir sınırı
Grenze entlang sınır boyunca
Grenze erhöhen {sub} {f} sınırı yüksekltmek
grenze festlegen {sub} {f} sınır saptamak
grenze festsetzen {sub} {f} sınır saptamak
Grenze mit Syrien {sub} {f} Suriye ile sınır
Grenze passieren {v} sınırı aşmak
Grenze schließen {v} sınırı kapatmak
Grenze sperren {v} sınırı kapatmak
Grenze von sechs Seemeilen [eine~] saltı millik sınır
Grenze zu passieren ist nur noch eine Formalität {sub} {f} sınırı geçmek sadece formalite icabı
Grenze überschreiten {v} hududu geçmek
Grenze überschreiten {v} sınırı aşmak
Grenze überschreitende Person {sub} {f} sınırı aşan kişi
die Grenzempfindlichkeit {sub} {f} sınır hassaslığı
die Grenzen {sub} {pl} sınırlar
grenzen {v} [gleichen] yaklaşmak
grenzen {v} [Land] sınırdaş olmak
grenzen {v} sınırdaş olmak
grenzen {v} yakın olmak
grenzen an etwas {v} bir şeye sınır olmak
Grenzen ausloten {v} [bei Kinder] sınırları zorlamak
Grenzen beachten {sub} {f} sınıra dikkat etmek
Grenzen bestimmen {sub} {f} sınır saptamak
Grenzen der Abnützung {sub} {pl} aşınma sınırları
Grenzen der Beanspruchung {sub} {pl} zorlama sınırları
Grenzen der Forschung {sub} {pl} bilimsel araştırmanın sınırları
Grenzen der Gültigkeit {sub} {pl} geçerlilik sınırları
Grenzen des Landes {sub} {pl} ülkenin sınırları
Grenzen einhalten {v} sınırlara riayet etmek
Grenzen neu ziehen [auch fig.] sınırları yeniden belirlemek
Grenzen setzen {v} sınır koymak
Grenzen setzen {v} sınırlamak
Grenzen sprengen {sub} {f} sınırları aşmak
grenzend {adj} sınır olan
grenzend an {adj} …e,…a sınır olan
die Grenzenergie {sub} {f} limit enerji
der Grenzenhund {sub} {m} sınır köpeği
grenzenlos {adj} hadsiz
grenzenlos {adj} hesapsız
grenzenlos {adj} hudutsuz
grenzenlos {adj} limitsiz
grenzenlos {adj} sonsuz
grenzenlos {adj} sınırsız
grenzenlos {adj} uçsuz
grenzenlos {adj} uçsuz bucaksız
grenzenlos {adj} ölçüsüz
grenzenlos eingebildet sein {v} sınırsız kendini beğenir olmak
die Abbauwürdigkeitsgrenze {sub} {f} işlenilebilirlik sınırı
die Abfallgrenze {sub} {f} kritik limit
die Ablehnungsgrenze {sub} {f} ürün toleranz sınırı
die Abnahmegrenze {sub} {f} geri alma sınırı
die Abreißgrenze {sub} {f} yırtılma sınırı
die Absicherungsgrenze {sub} {f} güvence sınırı
die Abstrahlungsgrenze {sub} {f} yansıma sınırı
die Achslastgrenze {sub} {f} dingil yükü sınırı
die Adhäsionsgrenze {sub} {f} yapışma haddi
die Adressgrenze {sub} {f} adres sınırı
die Adressgrenze {sub} {f} bulunak sınırı
die Adressobergrenze {sub} {f} adres üst sınırı
die Adressuntergrenze {sub} {f} adres alt sınırı
die Adressuntergrenze {sub} {f} bulunak alt sınırı
die Agrargrenze {sub} {f} tarım sınırı
altersbedingt Einkommensteuerfreigrenze {sub} {f} yaşlılığa bağlı vergi gelirinden muaf sınırı
die Altersgrenze {sub} {f} [im öffentlichen Dienstrecht] kamusal hukulunda yaş haddi
die Altersgrenze {sub} {f} emeklilik yaşı
die Altersgrenze {sub} {f} yaş haddi
die Altersgrenze {sub} {f} yaş sınırı
an der Armutsgrenze yoksulluk sınırında
an der Grenze sınırda
die Analysengrenze {sub} {f} analiz sınırı
die Anfangsgrenze {sub} {f} başlangıç sınırı
annehmbare Grenze {sub} {f} makul sınır
annehmbare Qualitätsgrenze {sub} {f} makul kalite sınırı
0.004s