63 direkte Treffer gefunden für: kötü

Deutsch Türkisch
abscheulich {adj} kötü
arg {adj} kötü
arg [ärger, am ärgsten] kötü
ätzend [Geruch] kötü
ätzend {ugs.} kötü
belemmert [alt] kötü
belämmert [ugs.: scheußlich] kötü
beschissen {adj} {ugs.} kötü
blöd {ugs.} [unerfreulich] kötü
blümerant {adj} kötü
brackig {adj} kötü
bös {adj} kötü
bösartig {adj} kötü
böse {adj} kötü
der Böser {sub} {m} kötü
böses kötü
desolat {adj} kötü
dreckig {adj} kötü
durchdringend {adj} kötü
dys- [im Text vorgestellt] kötü
erbärmlich {adj} kötü
fatal {adj} kötü
finster {adj} kötü
frevelhaft {adj} kötü
frevlerisch {adj} kötü
haarig [schlimm] kötü
heillos {adj} kötü
hässlich {adj} kötü
krötig {adj} [figürlich] kötü
lausig {adj} kötü
maliziös {adj} kötü
mau {adj} kötü
mies {adj} kötü
miss- [Präposition] kötü
misslich {adj} [schwierig] kötü
mistig {adj} kötü
niederträchtig {adj} kötü
ranzig {adj} kötü
saudumm {adj} {ugs.} kötü
saumäßig {adj} [ugs.: schlecht] kötü
schaurig {adj} kötü
scheiße [indekl. Adj.: vulg.: von sehr schlechter Qualität] kötü
der Schiet {sub} {m} [nordd.: vulg.] kötü
schikanös {adj} kötü
schlecht {adj} [allgemein] kötü
schlechte kötü
schlechtes {adj} kötü
schlimm {adj} [schlecht, übel] kötü
schlimm {adj} kötü
schlimm {adv} kötü
tückisch {adj} [boshaft] kötü
unangenehm {adj} kötü
unförmig {adj} kötü
ungut {adj} kötü
der Unhold {sub} {m} kötü
unlauter {adj} kötü
übel {adj} kötü
übel {adv} kötü
überzwerch {adj} kötü
verrucht {adj} kötü
verteufelt {adj} kötü
vertrackt {adj} kötü
verwerflich {adj} kötü

77 indirekte Treffer gefunden für: kötü

Deutsch Türkisch
abfällige kötüleyen
abfällige Bemerkung {sub} {f} kötüleyici söz
abscheuliche Worte {sub} {pl} kötü kelimeler
abschneiden, schlecht~ {sub} {n} kötü sonuç elde etmek
abusiv kötüye kullanılan
der Abusus {sub} {m} kötüye kullanma
Achse des Bösen {sub} {f} kötülük ekseni
das Adenokarzinom {sub} {n} kötü huylu beze dokusu tümörü
Adenokarzinom der Niere {sub} {n} kötü huylu böbrek tömörü
adenokarzinomartig {adj} kötü huylu beze dokusu tümörü cinsli
Adenoma destruens {sub} {n} kötü huylu gibi beze tümörü mesela troid bezi
das Adenosarkom {sub} {n} kötü huylu epitel tümör
die Aerophobie {sub} {f} kötü havadan korku
die Aggravation {sub} {f} kötüleşme
das Albdrücken {sub} {n} kötü rüya görme
als schlecht hinstellen {v} kötülemek
angeschwärzt kötülenmiş
anrüchig {adj} kötü isimli
anrüchig {adj} kötü şöhret sahibi
die Anschwärzung {sub} {f} kötüleme
die Anschwärzungen {sub} {pl} kötülemeler
Anschwärzungs- kötüleme
anstiften {v} [stiftete an, hat angestiftet] kötülüğe sebep olmak
das Arg {sub} {n} kötü niyet
das Arg {sub} {n} kötülük
die Arglist {sub} {f} kötü niyet
arglistig {adj} kötü niyetli
arglos {adj} kötü niyet beslemeden
auf Abwege führen {v} kötü yola düşürmek
auf Abwege gekommen kötü yola girmiş
auf Abwege geraten {v} kötü yola düşmek
auf Abwegen sein {v} kötü yolda olmak
auf den Strich gehen {v} kötü yola düşmek
auf schiefe Bahn kommen {v} kötü yola düşmek
aufgehoben, schlecht~ kötü yere konmuş
aus dem letzten Loch pfeifen kötü durumda olmak
aus der Not eine Tugend machen {v} kötü şartlar altında iye netice elde etmek
aus einem bösen Traum erwecken kötü bir rüyadan uyanmak
ausfallen {v} [schlecht ~] kötü sonuca ulaşmak
ausfressen {v} [fraß aus, hat aufgefressen] kötülük yapmak
die Ausgeburt {sub} {f} kötü ürün
ausheben {v} [hob aus, hat ausgehoben] kötülük yuvalarını dağıtmak
ausleuchtern {v} kötü ışık vermek
das Ausleuchtgebiet {sub} {n} kötü ışıklandırılmış bölge
ausmerzen {v} [merzte aus, hat ausgemerzt] kötüsünü ayırmak
die Ausmerzung {sub} {f} kötüsünü ayırma
die Ausmusterung {sub} {f} kötü ayırma
ausnutzen {v} [nutzte aus, hat ausgenutzt] kötüye kullanmak
der Ausschlag {sub} {m} kötü etki
außer der Zeit kötü bir zamanda
ätzend sein {v} {ugs.} kötü olmak
der Acker-Gauchheil {sub} {m} [Anagallis arvensis] sülükotu
allerschlechtste {adj} en kötü
alles Mist her şey kötü
die Alraune {sub} {f} [Mandragora officinarum] Adamotu, Ademotu, İnsanotu, Köpekotu
am allerschlimmsten {adj} en kötü
am schlechtesten {adj} en kötü
am schlimmsten {adj} en kötü
Anagallis arvensis {sub} {f} [Acker-Gauchheil] sülükotu
angeschlagen [Unternehmen] ekonomik açıdan durumu kötü
arbeitnehmerfeindlich {adj} işçi için kötü
der Augentrost {sub} {m} [Euphrasia rostkoviana] Gözotu, Gözlükotu
ärgste {adj} en kötü
ärgster {adj} daha kötü
der Beifuß {sub} {m} [Artemisia vulgaris] Pelinotu (Adi), Ayvadana, Ayakotu
die Bilsenkraut {sub} {f} [Hyoscyamus niger] Banotu, Batbatotu, Bardakotu
bitterböse {adj} çok kötü
das Bohnenkraut {sub} {n} [Satureja hortensis] Sater, Geyikotu
der Borago {sub} {m} [Pflanze] balıkotu
böser {adj} daha kötü
böseste {adj} en kötü
die Christuspalme {sub} {f} genegerçekotu
das Buch ist unbeschreiblich schlecht kitap tarif edilemeyecek kadar kötü
das ist echt krass [ugs.: mies] bu gerçekten kötü
das ist wirklich schlimm! Bu çok kötü
das Schlimmste en kötü
das Wetter ist schlecht hava kötü
0.013s