17 direkte Treffer gefunden für: schlimm


57 indirekte Treffer gefunden für: schlimm

Deutsch Türkisch
schlimm dran sein {v} kötü durumda olmak
schlimm für dich [es ist~] senin için çok kötü
schlimm hausen {v} kötü şartlarda oturmak
schlimm in Mitleidenschaft gezogen fena zarara uğramış
schlimm werden {v} kötüleşmek
schlimm werden {v} kötü olmak
schlimm zusammengeschlagen werden {v} kötü pataklanmak
Schlimm, das ist ganz schlimm! kötü, bu çok kötü!
schlimme Erkrankungen {sub} {pl} kötü hastalanmalar
schlimme Erkältung {sub} {f} kötü üşütme
schlimme Folgen {sub} {pl} kötü aunuçlar
schlimme Gewohnheit {sub} {f} kötü alışkanlık
schlimme Gewohnheiten {sub} {pl} kötü alışkanlıklar
schlimme Kopfschmerzen {sub} {pl} kötü baş ağrısı
schlimme Krankheit {sub} {f} kötü hastalık
schlimme Kälte {sub} {f} fena soğuk
schlimme Lage {sub} {f} kötü durum
schlimme Lage {sub} {f} kötü vaziyet
schlimme Nachrichten {sub} {pl} kötü haberler
schlimme Sünde {sub} {f} kötü günah
schlimme Vorbedeutung {sub} {f} kötü belirti
schlimme Vorbedeutung uğursuzluk
schlimme Vorbedeutung uğursuzluğa işaret
schlimme Wunde {sub} {f} en kötü yara
schlimme Zeit {sub} {f} en kötü zaman
schlimme Zeiten {sub} {pl} en kötü zamanlar
schlimmer Ausgang {sub} {m} kötü akıbet
schlimmer {adj} [Komparativ] beter
schlimmer {adj} [Komparativ] daha beter
schlimmer {adj} daha kötü
schlimmer beter
schlimmer dran sein {v} daha kötü durumda olmak
schlimmer dran sein {v} daha fena durumda olmak
schlimmer Fall {sub} {m} kötü olay
schlimmer Fehler {sub} {m} kötü hata
schlimmer Grippeanfall {sub} {m} kötü grip nöbeti
schlimmer Schurke {sub} {m} kötü alçak adam
schlimmer Unfall {sub} {m} kötü kaza
schlimmer werden {v} daha kötüleşmek
schlimmer werden {v} daha beter olmak
schlimmer werden {v} daha kötü olmak
schlimmer Zustand {sub} {m} kötü durum
schlimmere Dinge {sub} {pl} kötü şeyler
Schlimmerer kötü şey
Schlimmeres kötü şey
schlimmermachen {v} kötüleştirmek
schlimmes Ende {sub} {n} kötü son
schlimmes Ereignis {sub} {n} kötü olay
Schlimmes erleben {v} kötü şeyler yaşamak
Schlimmes erleben {v} kötülük görmek
schlimmes Kreuz {sub} {n} kötü sağrı kemiği
das ist gar nicht so schlimm o kadarda fena değil
es ist halb so schlimm o kadar kötü değil
es ist halb so schlimm sanıldığı kadar kötü değil
es ist nicht so schlimm o fena değil
es ist nicht so schlimm o kadar fena değil
es ist nur halb so schlimm sanıldığı kadar kötü değil
0.004s