das
Arkadien
{sub}
{n}
|
mutlu yaşam ortamı doğa
|
|
der
Arkadier
{sub}
{m}
|
mutlu yaşam ortamı doğada oturan
|
|
die
Arkadierin
{sub}
{f}
[weiblich]
|
mutlu yaşam ortamı doğada oturan bayan
|
|
auf dem Gipfel des Glücks
|
mutluluğun doruğunda
|
|
auf glückliche Zeiten
|
mutlu zamanların için
|
|
beglücken
{v}
[beglückte, hat beglückt]
|
mutlu etmek
|
|
beglückend
{adj}
|
mutlu eden
|
|
der
Beglücker
{sub}
{m}
|
mutlu eden
|
|
die
Beglückerin
{sub}
{f}
|
mutlu eden bayan
|
|
beglücktes Lächeln
{sub}
{n}
|
mutlu gülüş
|
|
beseligen
{v}
[beseligte, hat beseligt]
|
mutlu etmek
|
|
beseligen
{v}
[beseligte, hat beseligt]
|
mutlu kılmak
|
|
beseligend
{adj}
|
mutlu kılan
|
|
Beseligung
{v}
|
mutlu etmek
|
|
Beseligung
{v}
|
mutlu kılmak
|
|
bis über die Ohren glücklich sein
|
mutluluktan uçmak
|
|
den Himmel auf Erden erleben
|
mutlu yaşam sürmek
|
|
die glückliche Familie
|
mutlu aile
|
|
ein glückliches Leben führen
|
mutlu bir yaşam sürmek
|
|
Ein glückliches neues Jahr!
|
Mutlu yeni yıllar!
|
|
er spielte den Glücklichen
|
mutlu olduğu rolünü oynamıştı
|
|
erfülltes Leben
{sub}
{n}
|
mutlu hayat
|
|
der
Eudämonismus
{sub}
{m}
|
mutluluğu konu alan filozofi ilimi
|
|
Freude ausdrücken
{v}
|
mutluluğunu belli etmek
|
|
Freude ausdrücken
{v}
|
mutluluğunu ifade etmek
|
|
frohe Botschaft
{sub}
{f}
|
mutlu haber
|
|
Frohe Feiertage!
|
mutlu bayram günleri!
|
|
Frohe Festtage
{sub}
{pl}
|
mutlu bayram günleri!
|
|
Frohe Ostern!
|
Mutlu paskalya!
|
|
Frohe Weihnacht!
|
mutlu Noeller!
|
|
frohes Gesicht
{sub}
{n}
|
mutlu yüz
|
|
frohes Herz
{sub}
{n}
|
mutlu kalp
|
|
Fröhliche Weihnachten
|
Mutlu Noeller!
|
|
Fröhliche Weihnachten und ein glückliches neues Jahr!
|
Mutlu Noeller ve mutlu yeni yıllar!
|
|
Fröhliche Weihnachten und ein gutes Neues Jahr!
|
Mutlu Noeller ve iyi yeni yıllar!
|
|
Geteilte Freude ist doppelte Freude
{sub}
{f}
[Wenn ich jemandem von unserem Glück erzähle, sind wir beide besonders glücklich]
|
mutluluk paylaştıkça çoğalır
|
|
das
Glück
{sub}
{n}
[kein Pl.: Glücklichsein]
|
mutluluk
|
|
Glück bescheren
{v}
|
mutluluk dağıtmak
|
|
Glück versprechend
{adj}
|
mutluluk sözü veren
|
|
Glück versprechend
{adj}
|
mutluluk vaadeden
|
|
Glück wünschen
{v}
|
mutluluk dilemek
|
|
glücklich machen
{v}
|
mutlu etmek
|
|
glücklich sein
{sub}
{n}
|
mutlu olmak
|
|
glücklich und zufrieden leben
{v}
|
mutluluk içinde yaşamak
|
|
glücklich und zufrieden sein
{v}
|
mutlu ve halinden memnun olmak
|
|
glücklich verheiratet
|
mutlu evli
|
|
glücklich werden
{v}
|
mutlu olmak
|
|
glückliche Lage
{sub}
{f}
|
mutlu durum
|
|
glückliche Stunden
{sub}
{pl}
|
mutlu saatler
|
|
glückliche Zeit
{sub}
{f}
|
mutlu zaman
|
|
glücklicher Bettler
{sub}
{m}
|
mutlu dilenci
|
|
am glücklichsten
|
en mutlu
|
|
aussichtsvoller
{adj}
|
daha umutlu
|
|
die
aussichtsvollere
{sub}
{f}
|
daha umutlu
|
|
aussichtsvollste
{adj}
|
en umutlu
|
|
außergewöhnlich glücklich
|
olağanüstü mutlu
|
|
erinnerungsselig
{adj}
|
anısıyla mutlu
|
|
erwartungsvoll
{adj}
|
umutlu
|
|
glücklich mit
|
… ile mutlu
|
|
glücklich über
|
… dan mutlu
|
|
glücklich über
|
… den mutlu
|
|
glücklicher
{adj}
|
daha mutlu
|
|
glücklichste
{adj}
|
en mutlu
|
|
glückselig
{adj}
|
çok mutlu
|
|
herzensfroh
{adj}
|
kalpten mutlu
|
|
hoch beglückt
{adj}
|
çok mutlu
|
|
hochbeglückt
{adj}
|
çok mutlu
|
|
hoffnungsfreudig
{adj}
|
umutlu
|
|
hoffnungsfroh
{adj}
|
umutlu
|
|
hoffnungsleer
[liter.]
|
boş umutlu
|
|
hoffnungsvoll
{adj}
[Hoffnung habend]
|
umutlu
|
|
hoffnungsvoller
{adj}
|
daha umutlu
|
|
hoffnungsvollste
{adj}
|
en umutlu
|
|
in Aussicht
|
umutlu
|
|
in guter Hoffnung
|
oldukça umutlu
|
|
lebensfroh
{adj}
|
yaşamaktan mutlu
|
|
pudelwohl
{adj}
|
oldukça mutlu
|
|