Keine direkten Treffer gefunden für: şansı

Deutsch Türkisch

77 indirekte Treffer gefunden für: şansı

Deutsch Türkisch
Abnahme des Glücks {sub} {f} şansın azalması
auf der Höhe des Glücks şansın zirvesinde
auf der Höhe seines Glücks şansının doruğunda
auf der Seite des Glücks stehen şansı yaver gitmek
auf Grund unglücklicher Umstände şansızlıklar dolayısıyla
auf seine Chance warten {v} şansı beklemek
aufs Geratewohl şansına!
chancenlos {adj} şansız
da hast du Pech gehabt! şansına küs!
das Glück auf seiner Seite haben şansı olmak
das Glück suchen wir, das Unglück sucht uns şansı biz arıyoruz, şanssızlık bizi
die Chance verpassen şansı kaybetmek
die Chancen stehen gut für uns şansımız iyi
Dusel haben şansı yaver gitmek
ein glückliches Händchen haben şansı olmak
einer Eule aufsitzen şansı yaver gitmemek
er hat Schwein gehabt {ugs.} şansı varmış
er konnte sein Glück kaum fassen şansına inanamıyor
es gut treffen [Glück haben] şansı olmak
Glück ist ihm hold {sub} {n} şansı vardır
Glücks- [des~] şansın-
der Glücksbursche {sub} {m} şansi oğlan
das Glückskind {sub} {n} şansı hep yaver giden
der Glücksvogel {sub} {m} şansı açık
haben Glück [Sie] şansınız var
Ihre Chancen sind gering şansınız az
kein Glück haben {v} şansı olmamak
keine Chance mehr haben şansı kalmamak
Massel haben {v} şansı olmak
Massel haben {v} şansı yaver gitmek
mehr Glück als Verstand şansı idrakından fazla
Pech haben {v} şansı yaver gitmemek
ruhmlos {adj} şansız
das Sansibar {sub} {n} [Baum] zengibar
das Sansibar {sub} {n} (farsça) Afrika`nın doğusunda iki adadan meydana gelen ülke
das Sansibar {sub} {n} farsçada zenciler sahili anlamında (bazen Zenzibar olarakda anılır)
das Sansibarcopal {sub} {n} [Baumharz] zengibar kopalı
der Sansibarer {sub} {m} zengibar`
die Sansibarin {sub} {f} [weiblich] zengibar` bayan
sansibarisch {adj} Zengibar ile ilgili
das Sansibarkopal {sub} {n} [Baumharz] zengibar kopalı
Schwein gehabt {sub} {n} {ugs.} şansın varmış
Schwein haben {ugs.} şansı yaver gitmek
sein Glück mit Füßen treten şansı ayaklarıyla tepmek
sein Glück versuchen şansı denemek
sein Heil versuchen şansı denemek
seine Chance versuchen zu nutzen {v} şansı denemek ve kullanmak
sensible Aura {sub} {f} sansitif aura
Sie haben keine Chance şansınız yok
Treppe hinauffallen şansı yaver girmek
Versuch dein Glück! şansı dene
die Absatzchance {sub} {f} piyasa şansı
das Ahornholzöl {sub} {n} akça ağaç esansı
die Akzeptanzchance {sub} {f} kabul görme şansı
die Amateurfunklizenz {sub} {f} amatör telsiz lisansı
das Anfängerglück {sub} {n} acemi şansı
das Angelikaöl {sub} {n} melek otu esansı
anthropoid {adj} insansı
die Arbeitsmarktchancen {sub} {pl} piyasasında bulma şansı
der Aufstieg {sub} {m} kariyer yapma şansı
der Aufstieg {sub} {m} meslekte yükselme şansı
die Aufstiegschance {sub} {f} kariyer yapma şansı
die Aufstiegschance {sub} {f} meslekte yükselme şansı
die Aufstiegschance {sub} {f} yükselme şansı
der Aufstiegschance {sub} {m} terfi etme şansı
der Aufstiegschance {sub} {m} yükselme şansı
die Ausfuhrbewilligung {sub} {f} ihraç lisansı
die Ausfuhrerlaubnis {sub} {f} ihraç lisansı
die Ausfuhrlizenz {sub} {f} ihracat lisansı
die Ausfüllungsbefugnis {sub} {f} doldurma lisansı
die Ausschanklizenz {sub} {f} içki satma lisansı
die Außenseiterchance {sub} {f} amatör şansı
das Baldrianöl {sub} {n} kedi otu esansı
das Basilikumöl {sub} {n} fesleğen esansı
die Befreiungslizenz {sub} {f} muafiyet lisansı
die Beförderungschance {sub} {f} terfi şansı
Berechtigung zum Bergsbetrieb {sub} {f} maden işletme lisansı
0.005s