Keine direkten Treffer gefunden für: gözü

Deutsch Türkisch

77 indirekte Treffer gefunden für: gözü

Deutsch Türkisch
das Acetylcystein {sub} {n} gözü koruyan antioksidan etkili enzimin komponenti
achtsam {adj} gözü açık
Adaptation des Auges {sub} {f} gözün adaptasyonu
Adaption des Auges {sub} {f} gözün intibakı
die Aderhaut {sub} {f} gözün damar katı
die Aderhautblutung {sub} {f} gözün damar katı kanaması
die Aderhautentzündung {sub} {f} gözün damar katı iltihabı
der Aderhautgeschwulst {sub} {m} gözün damar katı kisti
Akkommodation des Auges {sub} {n} gözün uzak ve yakın intibakı ayarı
die Akkommodation {sub} {f} [Med.] gözün uzaklığı ve yakınlığı ayarlaması uyumu
der Amok {sub} {m} gözü dönmüş bir hal
anatomischer Bau des Auges {sub} {m} gözün anatomik yapısı
anblinzeln {v} [blinzelte an, hat angeblinzelt] gözüyle işaret ederek bakmak
anlügen {v} [log an, hat angelogen] gözünün içine baka baka yalan söylemek
mit Argusaugen wachen {v} gözü açmak
mit Argusaugen wachen {v} gözü açarak uyanmak
auffallen {v} [fiel auf, ist aufgefallen] gözüne çarpmak
aufgeweckt {adj} [Kind] gözü açık
aufpassen wie ein Schießhund gözü dört açmak
aufziehen {v} [zog auf, hat aufgezogen] gözükmek
Augen offen halten gözü dört açmak
Augen und Ohren offen halten gözü dört açmak
Augen zu und durch gözü kapa geç
der Augenaufschlag {sub} {m} gözü yukarıya kaldırma
die Augenaufschläge {sub} {pl} gözü yukarıya kaldırmalar
der Augenhintergrund {sub} {m} gözün arka cephesi
die Augenhintergrunduntersuchung {sub} {f} gözün arka cephesi muayenesi
der Augenspiegel {sub} {m} gözün içini muayene sunii
ausersehen {v} gözüne kestirmek
ausschauen {v} [schaute aus, hat ausgeschaut] gözükmek
das Äuglein {sub} {n} gözün küҫük şekli
die Äuglein {sub} {pl} gözün küҫük şekilleri
bedrohen {v} [bedrohte, hat bedroht] gözü korkutmak
begaffen {v} gözü dikip bakmak
beherzt {adj} gözü kara
beherzt {adj} gözü pek
bei jemandem verspielt haben {v} gözünden düşmek
beleidigen {v} [beleidigte, hat beleidigt] gözüne batmak
bescheiden {adj} gözü tok
betrachten {v} [betrachtete, habe betrachtet] gözü ile bakmak
blicken {v} [blickte, hat geblickt] gözü dikerek bakmak
blind machen können {v} gözü kapalı yapabilmek
blind vor Wut gözü dönmüş
blind vor Zorn gözü dönmüş
blinder Zorn {sub} {m} gözü dönmüş hiddet
blindlings {adv} gözü kapalı
das Brechungsvermögen {sub} {n} [Augenheilkunde] gözün ışığı kırma yeteneği
dem Auge wehtun gözü acımak
den Blick abwenden {v} gözü kaçırmak
dioptrischer Apparat des Auges {sub} {m} gözüm dioptrik aleti
der Draufgänger {sub} {m} gözü pek
die Ablage {sub} {f} toplama gözü
Ablage des Werkstücks {sub} {f} parça gözü
Ablage zu den Akten {sub} {f} dosya gözü
das Ablagefach {sub} {n} koyma gözü
das Ablagefach {sub} {n} toplamagözü
das Ablagemagazin {sub} {n} toplamagözü
das Ablegfach {sub} {n} koyma gözü
das Abteil {sub} {n} dolap gözü
das Adlerauge {sub} {n} kartal gözü
die Ajourztickerei {sub} {f} ajur gözü
das Aktenschubfach {sub} {n} sürmeli dosya gözü
das Alpenvergissmeinnicht {sub} {n} kuşgözü
die Arnika {sub} {f} [Med.] öküzgözü
das Auffangfach {sub} {n} [Fotokopierer] toplama gözü
die Aufhängeöse {sub} {f} asma gözü
die Aufhängeöse {sub} {f} süspansiyon gözü
Auge des Gesetzes {sub} {n} kanunun gözü
Auge des Künstlers {sub} {n} sanatçı gözü
Auge eines Vogels {sub} {n} kuşun gözü
ausgebufft {adj} anasının gözü
das Basiliskenauge {sub} {n} mitolojik yılan gözü
das Batteriefach {sub} {n} batarya gözü
der Bauschreiner {sub} {m} inşaat marangozu
der Bauschreiner {sub} {m} yapı marangozu
beidäugig {adj} iki gözü
beste Ware {sub} {f} anasının gözü
0.005s