3 direkte Treffer gefunden für: bevor


55 indirekte Treffer gefunden für: bevor

Deutsch Türkisch
bevor ich ins Bett gegangen bin, hatte ich noch ferngesehen yatmadan önce televizyon seyrettim
bevormunde [ich~] (birine) vasilik ediyorum
bevormunde [ich~] (birini) kısıtlıyorum
bevormunden {v} [bevormundete, hat bevormundet] birine vasilik etmek
bevormunden {v} [bevormundete, hat bevormundet] birini vesayet altına almak
bevormunden {v} [bevormundete, hat bevormundet] vasilik etmek
bevormunden {v} [jemanden ~] birinin başına kâhya kesilmek
bevormunden {v} [Juristisch] birine vasilik etmek
bevormunden {v} [jemanden ~] birine ergin değilmiş muamelesi yapmak
bevormundend {adj} vasilik eden
die Bevormundende {sub} {f} vasil
bevormundet [er, sie, es~] kısıtlıyor
die bevormundete {sub} {f} kısıtlı
der Bevormundeter {sub} {m} kısıtlı
die Bevormundung {sub} {f} [Juristisch] vesayet
die Bevormundung {sub} {f} vasilik
Bevormundungs- vesayet-
bevorraten {v} deponun mevcudunu temin etmek
bevorraten {v} stok yapmak
bevorraten {v} stoklamak
die Bevorratung {sub} {f} stok yapma
die Bevorratung {sub} {f} stoklama
die Bevorratungsanlage {sub} {f} stoklama tesisi
bevorrechten {v} [älter: bevorrechtigen] ayrıcalık vermek
bevorrechten {v} birine ayrıcalık vermek
bevorrechten {v} farklı davranmak
bevorrechten {v} imtiyaz vermek
bevorrechten {v} üstün tutmak
bevorrechtet {adj} imtiyazlı
bevorrechtigen {v} imtiyaz vermek
bevorrechtigt {adj} imtiyazlı
bevorrechtigt {adj} rüçhanlı
bevorrechtigt {adj} seçmeli
bevorrechtigt {adj} tercihli
bevorrechtigt {adj} öncelikli
die Bevorrechtigte {sub} {f} imtiyazlı
bevorrechtigte Aktie {sub} {f} imtiyazlı hisse senedi
bevorrechtigte Forderung {sub} {f} öncelikli talep
bevorrechtigte Forderung {sub} {f} imtiyazlı talep
bevorrechtigte Forderungen {sub} {pl} öncelikli talepler
bevorrechtigte Gläubiger {sub} {m} öncelikli alacaklı
bevorrechtigte Konkursforderung {sub} {pl} iflasta öncelikli alacak
der Bevorrechtigter {sub} {m} imtiyazlı
bevorrechtigter Gläubiger {sub} {m} tercihli alacaklı
bevorrechtigter Gläubiger {sub} {m} öncelikli alacaklısı
bevorrechtigter Konkursgläubiger iflasta imtiyazlı alacaklı
die Bevorrechtigung {sub} {f} imtiyaz sunma
die Bevorrechtigung {sub} {f} imtiyazlı davranma
die Bevorrechtung {sub} {f} [älter: Bevorrechtigung] imtiyaz verme
die Bevorrechtung {sub} {f} ayrıcalık
die Bevorrechtung {sub} {f} imtiyaz
besser als bevor öncesinden daha iyi
jemandem steht etwas bevor {v} birinin daha yapması gerekli
kurz bevor …den, …dan az önce
nicht bevor ...den, dan önce değil
0.003s