7 direkte Treffer gefunden für: wahrheit


72 indirekte Treffer gefunden für: wahrheit

Deutsch Türkisch
Wahrheit entrückt sein {v} gerçeklerden uzak olmak
Wahrheit entstellen {v} gerçeği çarpıtmak
Wahrheit nahe kommen {v} gerçeğe yaklaşmak
Wahrheit sagen {v} gerçeği söylemek
Wahrheit sprechen gerçeği söylemek
die Wahrheiten {sub} {pl} [einer Aussage] doğruluklar
die Wahrheiten {sub} {pl} [wahrer Sachverhalt] gerçekler
das Wahrheitsaufrechterhaltungssystem {sub} {n} gerçeği koruma sistemi
die Wahrheitsbedingung {sub} {f} gerçek koşulu
der Wahrheitsbeweis {sub} {m} gerçekleri belgeleyici delil
der Wahrheitsbeweis {sub} {m} iddiada bildirilen vakıanın doğruluğu
der Wahrheitsbeweis {sub} {m} iddiada bildirilen vakıanın doğruluğunu ispat
der Wahrheitsbeweis {sub} {m} kanıt
die Wahrheitserinnerung {sub} {f} gerçeği hatırlama
die Wahrheitsfindung {sub} {f} doğruyu bulma
der Wahrheitsgehalt {sub} {m} gerçek payı
wahrheitsgemäß {adj} aslına sadık
wahrheitsgemäß {adj} gerçeğe uygun
wahrheitsgemäßer {adj} daha gerçeğe uygun
wahrheitsgemäßeste {adj} en gerçeğe uygun
wahrheitsgetreu {adj} aslına sadık
wahrheitsgetreu {adj} gerçeğe uygun
wahrheitsgetreue Kopie {sub} {f} aslına uygun kopya
der Wahrheitsgrad {sub} {m} gerçeklik derecesi
die Wahrheitsliebe {sub} {f} doğru söyleme alışkanlığı
die Wahrheitsliebe {sub} {f} gerçekleri sevme
wahrheitsliebend {adj} gerçekleri seven
wahrheitsliebender {adj} daha gerçekleri seven
wahrheitsliebendste {adj} en gerçekleri seven
die Wahrheitspflicht {sub} {f} olayları eksiksiz ve gerçeğe uygun şekilde açıklama zorunluluğu
der Wahrheitssinn {sub} {m} gerçekleri anlama
der Wahrheitssinn {sub} {m} gerçeğin hangisi olduğunu fark edebilme
die Wahrheitssuche {sub} {f} gerçeği arama
die Wahrheitssuchende {sub} {f} gerçeği arayan bayan
der Wahrheitssuchender {sub} {m} gerçeği arayan
der Wahrheitssucher {sub} {m} doğruyu arayıcı
die Wahrheitstabelle {sub} {f} doğruluk çizelgesi
die Wahrheitstreue {sub} {f} gerceğe uygun
Wahrheitstreue der Abrechnung {sub} {f} gerceğe uygun hesapmala
Wahrheitstreue der Berichterstattung {sub} {f} gerceğe uygun muhabirlik
Wahrheitstreue statistischer Daten {sub} {pl} gerceğe uygun istatstik veriler
die Wahrheitsverneinung {sub} {f} küfür
der Wahrheitswert {sub} {m} gerçeklik değeri
wahrheitswidrig {adj} gerçeğe aykırı
wahrheitswidriger {adj} daha gerçeğe aykırı
wahrheitswidrigste {adj} en gerçeğe aykırı
abstrakte Wahrheit {sub} {f} soyut gerçek
allgemeine Wahrheit {sub} {f} genel gerçek
anerkannte Wahrheit {sub} {f} tanınan gerçek
Anspruch auf Wahrheit {sub} {m} gerçeği bilme hakkı
Beachtung der Wahrheit {sub} {f} doğruyu tasvip etmek
bedingte Wahrheit {sub} {f} şarta bağlı gerçek
die Binsenwahrheit {sub} {f} herkesin bildiği
die Binsenwahrheit {sub} {f} herkesçe malum
bittere Wahrheit {sub} {f} acı gerçek
das ist die reine Wahrheit bu tamamen gerçek
Dichtung und Wahrheit uydurma ve gerçek
die nackte Wahrheit {sub} {f} çıplak gerçek
die Wahrheit, die reine Wahrheit und nichts als die Wahrheit sadece gerçek başkası değil
doppelte Wahrheit {sub} {f} çift gerçek
dreiste Unwahrheit {sub} {f} küstah asılsızlık
echte Wahrheit {sub} {f} esas gerçek
ein Körnchen Wahrheit zerre kadar bir gerçek payı
eine fundierte Wahrheit sağlam temele dayalı bir gerçek
empirische Wahrheit {sub} {f} deneysel gerçek
Er fürchtet sich vor der Wahrheit gerçekten korkuyor
erneute Bestätigung der Wahrheit gerҫeği tekrar tasdik etmek
fundierte Wahrheit {sub} {f} köklü gerçek
die Glaubenswahrheit {sub} {f} inanç gerçeği
die Glaubenswahrheit {sub} {f} iman hakikati
grobe Unwahrheit {sub} {f} kaba yalan
grundlegende Wahrheit {sub} {f} temel gerçek
0.005s