Keine direkten Treffer gefunden für: gerçekleri

Deutsch Türkisch

56 indirekte Treffer gefunden für: gerçekleri

Deutsch Türkisch
auf den Boden der Wirklichkeit zurückkommen {art} gerçekleri görmeye başlamak
Aufklärung der Tatsachen {sub} {f} gerçekleri açığa çıkarma
Aufklärung der Tatsachen {sub} {f} gerçekleri ortaya çıkarma
auspacken {v} {ugs.} [die wahre Geschichte erzählen] gerçekleri açığa vurmak
begründen {v} [begründete, hat begründet] gerçekleri göstermek
Darstellung der Tatsachen {sub} {f} gerçeklerin sunumu
den Kopf in den Sand stecken {v} gerçekleri görmek istememek
den Sachverhalt verwechseln {v} gerçekleri karıştırmak
den Tatsachen ins Auge sehen {v} gerçekleri görmek
die Tatsachen akzeptieren gerçekleri kabullenmek
die Tatsachen beschönigen {v} gerçekleri örtbas etmek
die Tatsachen beschönigen {v} gerçekleri maskelemek
die Tatsachen nicht erkennen wollen {v} gerçekleri tanımak istememek
die Tatsachen verdrehen gerçekleri saptirmak
die Tatsachen ändern gerçekleri değiştirmek
die Tatsachen übersehen gerçekleri görmemezlikten gelmek
es mit der Wahrheit nicht ganz so genau nehmen {v} gerçekleri pek önemsememek
es mit der Wahrheit nicht so genau nehmen {v} gerçekleri önemsememek
Fakten übersehen {v} gerçekleri görmemezlikten gelme
die Faktenbasis {sub} {f} gerçeklerin temeli
der Faktenverfälscher {sub} {m} gerçekleri çarpıtan
das Faktenwissen {sub} {n} gerçekleri bilme
Falschdarstellung von Tatsachen {sub} {f} gerçekleri çarpıtma
Feststellung der Tatsachen {sub} {f} gerçekleri soruşturma
Frage nach Fakten {sub} {f} gerçekleri sorma
frisieren {v} {ugs.} gerçekleri maskelemek
frisieren {v} {ugs.} gerçekleri saptırmak
ich werde dich eines Besseren belehren gerçekleri sana anlatacağım
jemandem die ungeschminkte Wahrheit sagen {v} gerçekleri birinin yüzüne vurmak
jemandem ungeschminkte Wahrheit sagen {v} gerçekleri birinin yüzüne vurmak
mit den Tatsachen nicht vertraut sein {v} gerçekleri görememek
mit den Tatsachen vertraut gerçekleri görüyor
mit den Tatsachen vertraut sein {v} gerçekleri görmek
Nachweis der Tatsachen {sub} {m} gerçeklerin ispatı
sich den Tatsachen verschließen {v} gerçekleri görmezlikten gelmek
Tatsachen vernebeln gerçekleri gizlemek
Tatsachen vorbringen {v} gerçekleri ortaya dökmek
die Tatsachenwahrheit {sub} {f} gerçeklerin doğruluğu
unter Vorspiegelung falscher Tatsachen gerçekleri çarpıtarak
unter Vortäuschung falscher Tatsachen gerçekleri çarpıtarak
Verdrehung der Tatsachen {sub} {f} gerçekleri saptırmak
verdunkeln {v} [Rechtswissenschaft] gerçekleri gizlemek
Verpflichtung die Fakten offen darzulegen {sub} {f} gerçekleri açıklama yükümlülüğü
verschleiern {v} [verschleierte, hat verschleiert] gerçekleri gizlemek
verschleiern {v} [verschleierte, hat verschleiert] gerçekleri saklamak
Verschleierung der Tatsachen {sub} {f} gerçekleri örtbas etme
die Vorspiegelung {sub} {f} gerçekleri saptırma
die Vortäuschung {sub} {f} gerçekleri saptırma
der Wahrheitsbeweis {sub} {m} gerçekleri belgeleyici delil
die Wahrheitsliebe {sub} {f} gerçekleri sevme
wahrheitsliebend {adj} gerçekleri seven
die Tatsachen des Lebens hayatın gerçekleri
Fakten über Berlin {sub} {pl} Berlin gerçekleri
die Kinderwahrheiten {sub} {pl} çocuk gerçekleri
die Naturgegebenheiten {sub} {pl} doğa gerçekleri
Tatsachen über Berlin Berlin in gerçekleri
0.004s