15 direkte Treffer gefunden für: tief


77 indirekte Treffer gefunden für: tief

Deutsch Türkisch
tief sein {v} derin olarak
tiefe Einsichten {sub} {pl} derin anlayışlar
tiefe Weisheiten {sub} {pl} derin deneyimler
tief Atem holen derinden nefes almak
tief atmen {v} derin derin nefes almak
tief aufseufzen {v} derin derin of çekmek
tief ausgeschnitten [z. B. Kleid] açık kesilmiş
tief ausgeschnittene Bluse {sub} {f} açık kesilmiş bluz
tief ausgeschnittener BH {sub} {m} {ugs.} açık kesilmiş sütyen
tief ausgeschnittenes Kleid {sub} {n} açık kesilmiş elbise
tief beeindrucken {v} derinden etkilemek
tief berühren {v} derinden etkilemek
tief betrübt {adj} oldukça kederli
tief betrübt {adj} çok hüzünlü
tief bewegend {adj} [eindrucksvoll] çok etkileyen
tief bewegt {adj} çok etkilenmiş
tief bewegt sein {v} çok etkilenmiş olmak
tief blicken lassen {v} kendini belli ediyor
tief dekolletiert [z. B. Kleid] derin yarıklı
tief dekolletierte Bluse {sub} {f} derin dekolteli bluz
tief darunter {adv} derinde
tief durchatmen {v} derin nefes almak
tief einatmen {sub} {f} derin nefes almak
tief enttäuscht derin hayal kırıklığına uğradı
tief fallen {v} derine düşmek
tief fallen {v} {ugs.} iyice çökmek
tief fliegen {v} [im Tiefflug fliegen] alçaktan uçmak
tief fliegen {v} alçaktan uçmak
tief fliegend {adj} alçaktan uçan
tief gebeugt tam aşağıya eğilmiş
tief gefühlt {adj} derin dondurulmuş
tiefgläubig {adj} derin inançlı
tief gehend {adj} derine inen
tief gehende Diskussion {sub} {f} derin tartışma
tiefgehendes Lernen {v} derin öğrenme
tief gehende Uneinigkeit {sub} {f} derin uyuşmazlık
tief gerührt [er, sie, es] çok duygulandı
tief getroffen [er, sie, es] çok etkilendi
tief getroffen sein {v} çok etkilenmiş olmak
tief getroffen werden {v} çok etkilenmek
tief gewurzelt derin köklü
tief gläubig {adj} derin inançlı
tief greifend {adj} kökten
tief greifend {adj} oldukça etkili
tief greifend {adj} temelli
tief greifend {adj} çok etkili
tief greifende Entwicklungsstörungen {sub} {pl} köklü gelişim bozuklukları
tief im Tal alçak vadide
tief in den Wäldern ormanın derinliklerinde
tief in die Höhle magaranın derinliklerine
tief in die Scheiße geraten [vulg.] derin pisliğin içine saplandı
abgrundtief {adj} dipsiz derinlik
das Allzeittief {sub} {n} daimi alçak basınç
die Sonne steht tief güneş alçak
einen Meter tief bir metre derin
es ist 5 Meter tief 5 metre derinliğinde
fußtief {adj} ayağa kadar derinlikte
gefühlstief {adj} hissi derin
das Höhentief {sub} {n} [Wetterkunde: ein Tief in höheren atmosphärischen Schichten] yüksek atmosfer katmanında alçak hava basıncı
Ihr Dekolleté ist zu tief dekolteniz çok açık
das Islandtief {sub} {n} İsland‚dan gelen basınç
das Jahrestief {sub} {n} yılın en düşük kuru
klaftertief {adj} çok derin
knietief {adj} dizboyu
knöcheltief {adj} topuklara kadar
knöcheltief {adj} topuklarına kadar
das Konjunkturtief {sub} {n} depresyon
kühlt tief [es~] derin donduruyor
nicht tief derin değil
rangtief {adj} alt rütbede
das Rekordtief {sub} {n} en düşük rekor
sehr tief {adj} çok derin
seichtes Tief {sub} {n} sığ derinlik
stille Wasser sind tief [wörtlich] durgun sular derin olur
stille Wasser sind tief [Redewendung] sessiz insanların umulmadık huyu olur
das Stimmungstief {sub} {n} kötü ruh hali
das Stimmungstief {sub} {n} moralsiz durum
0.005s