3 direkte Treffer gefunden für: güneş


70 indirekte Treffer gefunden für: güneş

Deutsch Türkisch
der Abendhimmel {sub} {m} güneş batışından birkaç saat sonrası gökyüzü
Achse der Ekliptik {sub} {f} güneşin gökyüzünde izlediği yol ekseni
das After-Sun-Produkt {sub} {n} güneş banyosundan sonra kullanılan mamul
Akne solaris {sub} {f} güneş sivilcesi
das Aktinogramm {sub} {n} [Aufzeichnung der Sonneneinstrahlung] güneş ışınlarını kayıt eden alet
das Aktinometer {sub} {n} güneş ışınlarının kuvvetini ölçme sunii
die Aktinometrie {sub} {f} güneş ışınları ölçümü
aktinometrisch {adj} güneş ışınları ile ilgili
an der Sonne getrocknet güneşte kurutulmuş
an der Sonne getrocknete Aprikosen güneşte kurutulmuş kayısılar
auf der Sonnenseite güneşli tarafta
auf Sonnenenergie umstellen güneş enerjisine çevirmek
der Augenschirm {sub} {m} güneş siperi
der Aventurinfeldspat {sub} {m} [Sonnenstein] güneş taşı
das Backobst {sub} {n} güneşte kızartılmış meyve
die Baldachinobelkante {sub} {f} güneşlik storu
bei einem Sonnenbrand güneş yakmasında
das Belichtungsmesser {sub} {n} güneş ışınlarının kuvvetini ölçme sunii
besonnt {adj} güneşli
besonntes Zimmer güneş alan oda
die Besonnung {sub} {f} güneş ışınlarına maruz bırakmak
die Besonnungsanlage {sub} {f} güneş ışınları tesisi
die Blende {sub} {f} güneşlik
die Blendscheibe {sub} {f} güneşlik
der Blendschutz {sub} {m} güneşlik
der Brand {sub} {m} güneş yakması
der Brand {sub} {m} güneş yanığı
die Brandsalbe {sub} {f} güneş yanığı kremi
braten {v} [bratete, hat gebraten] güneş altında yanmak
braun {adj} [sonnengebräunt] güneşten yanık
das Braun {sub} {n} güneş yanığı
braun von der Sonne güneşten bronz
braun werden {v} [von der Sonne] güneşte yanarak esmerleşmek
braun werden {v} güneşte yanmak
das Bräunungsmittel {sub} {n} güneş yağı
das Darren {sub} {n} [Getreide, Hopfen] güneşte kurutmak
die Sonne scheint güneş parlıyor
die Sonne steht tief güneş alçak
die Sonne verdecken güneşi kapatmak
die Sonne verfinstern güneşi karartmak
die Sonne zieht die Planeten an güneş gezegenlri çekiyor
Dämpfung durch Sonnenuntergang {sub} {f} güneş batımıyla azalma
ein Kind der Sonne güneşi seven kişi
ein Kind der Sonne güneşi seven kişi
ein Platz an der Sonne güneşte bir yer
das Einbrennen {sub} {n} güneş yakması
einbrennen {v} [ich brannte ein , ich habe eingebrannt] güneşte yakmak
Einstrahlung auf die Erde {sub} {f} güneşe maruz kalma
die Ekliptik {sub} {f} [Astronomie] güneşin gökyüzünde izlediği yol
ekliptisch {adj} güneşin izlediği yola ait
es ist sonnig güneşli
allgegenwärtige Sonne {sub} {f} her zaman bulunan güneş
bedeckte Sonne {sub} {f} kaybolan güneş
brennende Sonne {sub} {f} yakıcı güneş
direkte Sonne {sub} {f} doğrudan güneş
ein bisschen Sonnenschein biraz güneş
ein wenig Sonne biraz güneş
glänzende Sonne {sub} {f} parlak güneş
heller Sonnenschein {sub} {m} parlak güneş
künstliche Sonne {sub} {f} suni güneş
leicht verschleierte Sonne {sub} {f} hafif örtülü güneş
die Nebensonne {sub} {f} yalancı güneş
plötzlicher Sonnenschein {sub} {m} ani güneş
röstende Sonne {sub} {f} kızgın güneş
sengende Sonne {sub} {f} yakan güneş
sinkende Sonne {sub} {f} batan güneş
das Sonnenrad {sub} {n} yuvarlak biçimde tasvir edilen Güneş
strahlende Sonne {sub} {f} ışın saçan güneş
tiefliegende Sonne {sub} {f} alçalmış güneş
wahre Sonne {sub} {f} gerçek güneş
0.006s