Keine direkten Treffer gefunden für: zamanın

Deutsch Türkisch

51 indirekte Treffer gefunden für: zamanın

Deutsch Türkisch
am Anfang der Zeit zamanın başında
die Anberaumung {sub} {f} zamanini belirleme
die Anberaumung {sub} {f} zamanını tespit etme
Anleihe mit vorzeitigem Rückgaberecht {sub} {f} zamanından önce geri verme hakkı olan tahvil
auf der Höhe der, seiner Zeit sein, stehen zamanının zirvesinde olmak
auf der Höhe der Zeit zamanın zirvesinde
das Gebot der Stunde zamanın gereği
den Termin überschreiten {v} zamanını geçirmek
ein großer Teil der Zeit zamanın büyük bir kısmı
einstmals {adv} zamanında
er verbrachte seine Zeit mit Lesen zamanını okumakla geçirmişti
er verbringt seine Zeit tatenlos zamanını boşa geçiriyor
es gerade noch rechtzeitig schaffen zamanında başarmak
fristen {v} zamanını doldurmak
fristgemäße Zahlung {sub} {f} zamanında ödeme
fristzeitig {adj} zamanında
frühreif {adj} zamanından önce ergin duruma gelmiş
frühreif {adj} zamanından önce gelişmiş
die Frühreife {sub} {f} zamanından önce erginlik
frühzeitig {adj} zamanında
großer Teil der Zeit {sub} {m} zamanın büyük kısmı
ich kam rechtzeitig an zamanında gelmiştim
Ihre Zeit läuft ab zamanınız doluyor
im Laufe der Zeit zamanın akışında
im Wandel der Zeiten zamanın değişiminde
im zeitlichen Verlauf zamanın akışında
Kinder von heute {sub} {pl} zamanın çocukları
Komm zeitig! zamanında gel!
Kürze der Zeit {sub} {f} zamanın kısalığı
nach heutigen Maßstäben zamanın değer ölçülerine göre
nicht fristgemäß bezahlte Waren zamanında ödenmeyen mallar
nicht fristgemäß eingelegte Berufung zamanında yapılmayan temyiz
nicht fristgerecht erhobene Beschwerde zamanında yapılmayan şikâyet
nicht rechtzeitig erfolgte Lieferung zamanında teslim edilmeyen sipariş
nicht später als am Fälligkeitstag zamanından geç değil
nutzen Sie Ihre Zeit optimal {sub} {f} zamanınızı en iyi şekilde kullanın
die Planabfahrt {sub} {f} zamanında kalkış
die Prämaturität {sub} {f} [Med.] zamanından önce ergenlik dönemine girme
rechtzeitig {adj} zamanında
rechtzeitig {adv} zamanında
rechtzeitig ankommen {v} zamanında gelmek
rechtzeitig bekannt geben {v} zamanında bildirmek
rechtzeitig bekanntgeben {v} zamanında bildirmek
seine Zeit abwarten {v} zamanını beklemek
seine Zeit beenden {v} zamanını tamamlamak
seine Zeit einteilen {v} zamanını planlamak
seine Zeit erwarten {v} zamanını beklemek
seine Zeit im Garten verbringen {v} zamanını bahçede geçirmek
seine Zeit mit Lesen verbringen {v} zamanını okumakla geçirmek
seine Zeit mit Stricken verbringen {v} zamanını örgü örerek geçirmek
seine Zeit untätig verbringen {v} zamanını boşa geçirmek
0.003s