am Anfang der Zeit
|
zamanın başında
|
|
die
Anberaumung
{sub}
{f}
|
zamanini belirleme
|
|
die
Anberaumung
{sub}
{f}
|
zamanını tespit etme
|
|
Anleihe mit vorzeitigem Rückgaberecht
{sub}
{f}
|
zamanından önce geri verme hakkı olan tahvil
|
|
auf der Höhe der, seiner Zeit sein, stehen
|
zamanının zirvesinde olmak
|
|
auf der Höhe der Zeit
|
zamanın zirvesinde
|
|
das Gebot der Stunde
|
zamanın gereği
|
|
den Termin überschreiten
{v}
|
zamanını geçirmek
|
|
ein großer Teil der Zeit
|
zamanın büyük bir kısmı
|
|
einstmals
{adv}
|
zamanında
|
|
er verbrachte seine Zeit mit Lesen
|
zamanını okumakla geçirmişti
|
|
er verbringt seine Zeit tatenlos
|
zamanını boşa geçiriyor
|
|
es gerade noch rechtzeitig schaffen
|
zamanında başarmak
|
|
fristen
{v}
|
zamanını doldurmak
|
|
fristgemäße Zahlung
{sub}
{f}
|
zamanında ödeme
|
|
fristzeitig
{adj}
|
zamanında
|
|
frühreif
{adj}
|
zamanından önce ergin duruma gelmiş
|
|
frühreif
{adj}
|
zamanından önce gelişmiş
|
|
die
Frühreife
{sub}
{f}
|
zamanından önce erginlik
|
|
frühzeitig
{adj}
|
zamanında
|
|
großer Teil der Zeit
{sub}
{m}
|
zamanın büyük kısmı
|
|
ich kam rechtzeitig an
|
zamanında gelmiştim
|
|
Ihre Zeit läuft ab
|
zamanınız doluyor
|
|
im Laufe der Zeit
|
zamanın akışında
|
|
im Wandel der Zeiten
|
zamanın değişiminde
|
|
im zeitlichen Verlauf
|
zamanın akışında
|
|
Kinder von heute
{sub}
{pl}
|
zamanın çocukları
|
|
Komm zeitig!
|
zamanında gel!
|
|
Kürze der Zeit
{sub}
{f}
|
zamanın kısalığı
|
|
nach heutigen Maßstäben
|
zamanın değer ölçülerine göre
|
|
nicht fristgemäß bezahlte Waren
|
zamanında ödenmeyen mallar
|
|
nicht fristgemäß eingelegte Berufung
|
zamanında yapılmayan temyiz
|
|
nicht fristgerecht erhobene Beschwerde
|
zamanında yapılmayan şikâyet
|
|
nicht rechtzeitig erfolgte Lieferung
|
zamanında teslim edilmeyen sipariş
|
|
nicht später als am Fälligkeitstag
|
zamanından geç değil
|
|
nutzen Sie Ihre Zeit optimal
{sub}
{f}
|
zamanınızı en iyi şekilde kullanın
|
|
die
Planabfahrt
{sub}
{f}
|
zamanında kalkış
|
|
die
Prämaturität
{sub}
{f}
[Med.]
|
zamanından önce ergenlik dönemine girme
|
|
rechtzeitig
{adj}
|
zamanında
|
|
rechtzeitig
{adv}
|
zamanında
|
|
rechtzeitig ankommen
{v}
|
zamanında gelmek
|
|
rechtzeitig bekannt geben
{v}
|
zamanında bildirmek
|
|
rechtzeitig bekanntgeben
{v}
|
zamanında bildirmek
|
|
seine Zeit abwarten
{v}
|
zamanını beklemek
|
|
seine Zeit beenden
{v}
|
zamanını tamamlamak
|
|
seine Zeit einteilen
{v}
|
zamanını planlamak
|
|
seine Zeit erwarten
{v}
|
zamanını beklemek
|
|
seine Zeit im Garten verbringen
{v}
|
zamanını bahçede geçirmek
|
|
seine Zeit mit Lesen verbringen
{v}
|
zamanını okumakla geçirmek
|
|
seine Zeit mit Stricken verbringen
{v}
|
zamanını örgü örerek geçirmek
|
|
seine Zeit untätig verbringen
{v}
|
zamanını boşa geçirmek
|
|