24 direkte Treffer gefunden für: süre


77 indirekte Treffer gefunden für: süre

Deutsch Türkisch
das Abbild {sub} {n} suret
die Abbildung {sub} {f} suret
abgelaufen {adj} [Pass] süresi dolmuş
abgelaufen {adj} süresi dolmuş
abgelaufener Pass süresi dolmuş pasaport
abgesehen von den regelmässigen Neubesetzungen sürekli yeni işe alınmalar haricinde
der Ablauf {sub} {m} [Verlauf] süreç
Ablauf der Frist {sub} {m} süre bitimi
Ablauf der Frist {sub} {m} sürenin bitimi
Ablauf der Frist {sub} {m} sürenin bitmesi
Ablauf der Frist {sub} {m} sürenin geçmesi
Ablauf der Frist {sub} {m} sürenin sona ermesi
Ablauf der Frist hemmen {v} süreyi uzatmak
Ablauf der Zeit {sub} {m} süre dolması
Ablauf einer Frist {sub} {m} sürenin geçmesi
Ablauf von Fristen {sub} {m} sürelerin dolması
das Ablaufdiagramm {sub} {n} süreç diyagramı
ablaufen {v} [lief ab, ist abgelaufen] süresi dolmak
die Ablauffrist {sub} {f} süreç bitimi
abschieben {v} [schob ab, hat abgeschoben] sürerek itmek
abschließen {v} [EDV] sürece son vermek
die Abschreibegebühr {sub} {f} suret harcı
die Abschreibepolice {sub} {f} suret poliçe
die Abschreiberin {sub} {f} [weiblich] suret çıkarıcı
die Abschrift {sub} {f} suret
Abschrift anfertigen {sub} {f} suret tanzim etmek
die Abschriften {sub} {pl} suretler
Abschriften ausfertigen {v} suret çıkarmak
das Abschriftenkonzept {sub} {n} suretlerin taslağı
Abteilung Periodika {sub} {f} süreli yayımlar dairesi
der Abzug {sub} {m} suret
die Acerola {sub} {f} sürekli yeşil 1 ila 3 m arasındaki bitki türü
achronistisch {adj} sürem dışı
Aktien mit und ohne Sperrfrist {sub} {pl} süreli veya süresiz hisse senetleri
allezeit {adv} sürekli
alteingesessen {adj} süregelen
am Fließband herstellen {v} sürekli şeridinde imal etmek
am laufenden Band produzieren sürekli imal etmek
am Stück [ugs.=ununterbrochen] sürekli
an dem die Frist abläuft süre dolduğunda
die Andauer {sub} {f} süregelme
das Andauern {sub} {n} süregelme
andauern {v} [dauerte an, hat angedauert] süregelmek
andauernd {adj} sürekli
andauernd necken {v} sürekli alaya almak
andauernder Lärm {sub} {m} sürekli gürültü
andauerndes Murren {sub} {n} sürekli homurdanma
andauerndes Summen {sub} {n} sürekli vızıltı
andauert süren
angstanjagend {adj} sürekli korku peşinde olma
anhaltend {adj} sürekli
abgetrennte Loge maksure
der Abreisetermin {sub} {m} hareket için belirlenmiş süre
angemessene Frist {sub} {f} uygun süre
Anmeldefrist für Frühbucher {sub} {f} erken rezervasyon yapanlar için süre
die Anrechnungszeiten {sub} {pl} hesapta dikkate alınabilir süre
auf die Dauer {sub} {f} uzun süre
der Augenblick {sub} {m} çok kısa bir süre
die Ausschließungsfrist {sub} {f} hakları düşürücü süre
außerordentliche Frist olağanüstü süre
die Bedenkzeit {sub} {f} karara varmak için tanınan süre
begrenzte Dauer {sub} {f} sınırlı süre
begrenzte Frist {sub} {f} sınırlı süre
die Berücksichtigungszeit {sub} {f} dikkate alınan süre
bestimmte Lebensdauer {sub} {f} ömürde kalan süre
die Bestzeit {sub} {f} rekor süre
die Beweisfrist {sub} {f} delil sunma için verilen süre
der Bewilligungszeitraum {sub} {m} onaylı süre
das Biennium {sub} {n} iki yıllık süre
das Biennium {sub} {n} terfide iki yıllık süre
die Bindefrist {sub} {f} bağlayıcı süre
die Bindungsfrist {sub} {f} bağlayıcı süre
die Dauer {sub} {f} uzun süre
Dauer bisher {sub} {f} şimdiye kadarki süre
die Deadline {sub} {f} {ugs.} son süre
das Dezennium {sub} {n} on yıllık süre
die Dreimonatsfrist {sub} {f} üç aylık süre
0.005s