Keine direkten Treffer gefunden für: schlimme

Deutsch Türkisch

46 indirekte Treffer gefunden für: schlimme

Deutsch Türkisch
schlimme Erkrankungen {sub} {pl} kötü hastalanmalar
schlimme Erkältung {sub} {f} kötü üşütme
schlimme Folgen {sub} {pl} kötü aunuçlar
schlimme Gewohnheit {sub} {f} kötü alışkanlık
schlimme Gewohnheiten {sub} {pl} kötü alışkanlıklar
schlimme Kopfschmerzen {sub} {pl} kötü baş ağrısı
schlimme Krankheit {sub} {f} kötü hastalık
schlimme Kälte {sub} {f} fena soğuk
schlimme Lage {sub} {f} kötü durum
schlimme Lage {sub} {f} kötü vaziyet
schlimme Nachrichten {sub} {pl} kötü haberler
schlimme Sünde {sub} {f} kötü günah
schlimme Vorbedeutung {sub} {f} kötü belirti
schlimme Vorbedeutung uğursuzluk
schlimme Vorbedeutung uğursuzluğa işaret
schlimme Wunde {sub} {f} en kötü yara
schlimme Zeit {sub} {f} en kötü zaman
schlimme Zeiten {sub} {pl} en kötü zamanlar
schlimmer Ausgang {sub} {m} kötü akıbet
schlimmer {adj} [Komparativ] beter
schlimmer {adj} [Komparativ] daha beter
schlimmer {adj} daha kötü
schlimmer beter
schlimmer dran sein {v} daha kötü durumda olmak
schlimmer dran sein {v} daha fena durumda olmak
schlimmer Fall {sub} {m} kötü olay
schlimmer Fehler {sub} {m} kötü hata
schlimmer Grippeanfall {sub} {m} kötü grip nöbeti
schlimmer Schurke {sub} {m} kötü alçak adam
schlimmer Unfall {sub} {m} kötü kaza
schlimmer werden {v} daha kötüleşmek
schlimmer werden {v} daha beter olmak
schlimmer werden {v} daha kötü olmak
schlimmer Zustand {sub} {m} kötü durum
schlimmere Dinge {sub} {pl} kötü şeyler
Schlimmerer kötü şey
Schlimmeres kötü şey
schlimmermachen {v} kötüleştirmek
schlimmes Ende {sub} {n} kötü son
schlimmes Ereignis {sub} {n} kötü olay
Schlimmes erleben {v} kötü şeyler yaşamak
Schlimmes erleben {v} kötülük görmek
schlimmes Kreuz {sub} {n} kötü sağrı kemiği
schlimmes Schicksal {sub} {n} kötü kader
Schlimmes vermuten {v} kötü tahmin etmek
schlimmes Übel {sub} {n} kötü musibet
0.002s