4 direkte Treffer gefunden für: günah


61 indirekte Treffer gefunden für: günah

Deutsch Türkisch
die Ablasserteilung {sub} {f} günâh affı
das Ablassgeld {sub} {n} günah affı nedeniyle kiliseye giren para
der Ablassprediger {sub} {m} günah affeden papaz
die Absolution {sub} {f} günah çıkarma
die Absolution {sub} {f} günahların affı
die Absolution {sub} {f} günahlarını affetme
Absolutions günah çıkarma
an Gott sündigen {v} günaha girmek
aus Sünden erlösen günahlarından kurtulmak
das Babel {sub} {n} günah yuvası
die Beichte {sub} {f} [Religion] günah çıkartma
die Beichte {sub} {f} günah çıkartma
Beichte ablegen günah çıkarmak
Beichte abnehmen {sub} {f} günah çıkartmak
das Beichten {sub} {n} günah çıkartma
beichten {v} [Religion: beichtete, hat gebeichtet] günahlarını çıkartmak
die Beichtformel {sub} {f} günah çıkarma formülü
das Beichtgeheimnis {sub} {n} günah çıkarmada söylenen sır
das Beichtgespräch {sub} {n} günah çıkarma konuşması
das Beichthandbuch {sub} {n} günah çıkarma kitapçığı
der Beichtling {sub} {m} günah çıkaran kimse
das Beichtsiegel {sub} {n} günah çıkarma mühürü
der Beichtstuhl {sub} {m} günah çıkarma kürsüsü
der Beichtstuhl {sub} {m} günah çıkartılan yer
die Beichtstühle {sub} {pl} günah çıkartılan yerler
der Beichtvater {sub} {m} günah çıkaran papaz
die Beichtväter {sub} {pl} günah çıkaran papazlar
das Bekenntnis {sub} {n} günah çıkarma
Bewusstsein seiner Sünden {sub} {n} günahlarının bilinci
Brutstätte der Sünde {sub} {f} günah işlenen yer
der Bußgesang {sub} {m} [Religion: Chrismus] günahları Tanrı`ya affettirmek için şakı söyleme
büßen {v} [ich büßte, ich habe gebüßt] günâhın bedelini ödemek
büßte ab [er, sie, es~] günâhın bedelini ödemişti aidatların hesaplandığı üst taban geliri
der Sünde verfallen günâhkâr olmak
einbüßen {v} günahını çekmek
einbüßend {adj} günahını çeken
eine Sünde begehen {v} günah işlemek
eine Sünde begehen günah işlemek
eine Sünde bekennen {v} günahı tanımak
die Enosimanie {sub} {f} günahkârlık saplantısı
entsühnen {v} günah çıkarmak
entsühnen {v} günahsız kılmak
die Entsühnung {sub} {f} günah çıkarma
er muss als Sündenbock herhalten günah keçisi olmaya mecbur
die Erbsünde {sub} {f} günaha girme dürtüsü
die Erbsünden {sub} {pl} günaha girme dürtüleri
frei von Sünde günahsız
frevlerisch {adj} [frevelhaft, lästerlich, sündhaft] günahkârca
die Frevelhaftigkeit {sub} {f} günahkârlık
für seine Sünden büßen {v} günahlarının cezasını çekmek
Generalabsolution [im Christentum] günahları tamamen affetme
alte Sünde {sub} {f} eski günah
bauliche Sünde {sub} {f} yapısal günah
die sieben Todsünden {sub} {pl} en kötü yedi günâh
leichte Sünde {sub} {f} hafif günah
lässliche Sünde {sub} {f} kolay affedilebilir günah
schlimme Sünde {sub} {f} kötü günah
schwere Sünde {sub} {f} ağır günâh
der Sündenfall {sub} {m} ilk günah
tiefe Sünde {sub} {f} derin günah
die Todsünde {sub} {f} büyük günâh
0.004s