aussichtslos
{adj}
|
olması mümkün değilmiş gibi görünen
|
|
eine Frau, wie sie sein soll
|
olması gerektiği gibi bir kadın
|
|
entgegensehen
{v}
|
olmasını beklemek
|
|
mordsmäßig
{adj}
|
olması gerekenden fazla
|
|
nicht wie es sich gehört
|
olması gerektiği gibi değil
|
|
richtig
{adj}
|
olması gerektiği gibi
|
|
unabdingbar
{adj}
|
olması gereken
|
|
was geschehen soll
|
olması gereken
|
|
wenn es unbedingt sein muss
|
olması mecburi ise
|
|
während
|
olmasına karşın
|
|
abbauwürdig
[Bergbau]
|
işletmeye değer miktarda maden mevcut olması
|
|
Ablauf der Frist
{sub}
{m}
|
vade dolması
|
|
Ablauf der Frist
{sub}
{m}
|
vadenin dolması
|
|
Ablauf der Gültigkeit
{sub}
{m}
|
geçerliliğin kaybolması
|
|
Ablauf der Kündigungsfrist
{sub}
{m}
|
çıkış süresinin dolması
|
|
Ablauf der Police
{sub}
{m}
|
poliçe süresinin dolması
|
|
Ablauf der Probenahme
{sub}
{m}
|
örnet alma süresinin dolması
|
|
Ablauf der Zeit
{sub}
{m}
|
süre dolması
|
|
Ablauf der Zeitspanne
{sub}
{m}
|
zaman diliminin dolması
|
|
Ablauf des Patentschutzes
{sub}
{m}
|
patenti koruma müddetinin dolması
|
|
Ablauf des Rechts auf Beihilfe
{sub}
{m}
|
yardım alma hakkı süresinin dolması
|
|
Ablauf von Fristen
{sub}
{m}
|
sürelerin dolması
|
|
Abmagerungsfähigkeit des Motors
{sub}
{f}
|
motorun yakıt-hava oranının azaltılmış olması
|
|
die
Abrogation
{sub}
{f}
[Jura]
|
çıkan yeni kanunla eski kanunun hükümsüz olması
|
|
die
Absatzflaute
{sub}
{f}
|
işlerin kesat olması
|
|
die
Abszessbildung
{sub}
{f}
|
çıban peydah olması
|
|
die
Acetonämie
{sub}
{f}
|
handa yüksek miktarda keton maddesi olması
|
|
Alkaliausscheidung im Urin
{sub}
{f}
|
idrarda alkali olması
|
|
als Bundesvorstand haften
|
Federal Yönetim Kurulu`nun kefil olarak sorumlu olması
|
|
die
Anlagenverfügbarkeit
{sub}
{f}
|
tesisatın hizmete hazır olması
|
|
die
Anspruchsverjährung
{sub}
{f}
|
davanın zaman aşımına tabi olması
|
|
Arc de cercle
{sub}
{m}
[Kreisbogen]
|
histeri nöbetinde gövde kaslarının aşırı kasılmasıyla bedenin önünün dışbükey hale gelerek yerde yatan kişinin bedeninin ayakları ile başı yerde gövdesi yukarı kalkmış durumda olması
|
|
Artikel führen
|
malın olması
|
|
auf eigene Gefahr
|
riskin şahsa ait olması
|
|
Aufnahmebereitschaft des Marktes
{sub}
{f}
|
pazarın malı kabul etmeye hazır olması
|
|
Auseinanderklaffen der Meinungen
{sub}
{n}
|
fikrilerin ayrı olması
|
|