1 direkte Treffer gefunden für: yaptı

Deutsch Türkisch
getan [er, sie, es hat~] yaptı

65 indirekte Treffer gefunden für: yaptı

Deutsch Türkisch
die Ahndung {sub} {f} yaptırım
alles, was du tust yaptığın her şey
bestellen {v} [bestellte, habe bestellt] yaptırmak
die Suppe auslöffeln {ugs.} yaptığı hatayı düzeltmek
die Durchsetzung {sub} {f} yaptırım
die Durchsetzungen {sub} {pl} yaptırımlar
die Durchsetzungskraft {sub} {f} yaptırım gücü
das Durchsetzungsvermögen {sub} {n} yaptırım kabiliyeti
das Durchsetzungsvermögen {sub} {n} yaptırım yeteneği
eine Sanktion verhängen yaptırım yapmak
erledigen lassen {v} yaptırmak
geltendmachen {v} yaptırım uygulamak
die Geltendmachung {sub} {f} [rechtswissenschaftlich] yaptırım
die Gewalt {sub} {f} yaptırım gücü
hervorgetan [er, sie, es ist~] yaptıklarıyla göze girdi
in seinem Element sein {v} yaptığı işten emin olmak
jemanden nachahmen {v} yaptığını aynen yapmak
der Machtmissbrauch {sub} {m} yaptırım gücünün kötüye kullanılması
mit seinen Taten prahlen {v} yaptıkları ile övünmek
die Sanktion {sub} {f} yaptırım
die Sanktionen {sub} {pl} yaptırımlar
sanktioneren {v} [sanktionierte, hat sanktioniert] yaptırım etmek
sanktionieren {v} [sanktionierte, hat sanktioniert] yaptırıma bağlamak
sanktionieren {v} [sanktionierte, hat sanktioniert] yaptırımda bulunmak
sanktioniert [er, sie, es~] yaptırım ediyor
sanktionierte [er, sie, es~] yaptırımda bulunmuştu
sanktionierte [sie~] yaptırım etmişlerdi
sanktionierten [sie~] yaptırım etmişlerdi
die Sanktionierung {sub} {f} yaptırımda bulunma
die Sanktionsmaßnahmen {sub} {pl} yaptırım önöemleri
der Sanktionsmechanismus {sub} {m} yaptırım mekanizması
der Sanktionsverstoß {sub} {m} yaptırım kurallarını çiğneme
die Sanktionsverstöße {sub} {pl} yaptırım kurallarını çiğneme olayları
seine Taten verantworten {v} yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmek
unzurechnungsfähig {adj} yaptığı işlerden sorumlu olmayan
verwehen {v} [verwehte, hat verweht] yaptırmamak
verwehren {v} [verwehrte, hat verwehrt] yaptırmamak
was unsere Tätigkeiten betrifft yaptığımız işler hakkında
zulassen {v} [lies zu, hat zugelassen] yaptırmak
abfälschte topa falso yaptı
als schiedsrichter fungiert hakemlik yaptı
angezahlt ilk ödemeyi yaptı
das System hat ihn zum Sklaven gemacht sistem onu köle yaptı
deine Hilfe hat viel zu unserem Erfolg beigetragen senin yardımın başarımıza katkı yaptı
diese junge Frau hatte einen Kaiserschnitt Bu genç kadın sezaryenle doğum yaptı
entgegengewirkt [er, sie, es hat~] karşı etki yaptı
er hat aus Liebe geheiratet aşk evliliği yaptı
er hat dabei totalen Mist gebaut {ugs.} çok berbat bir şey yaptı
er hat eine eloquente Rede gehalten anlamlı bir konuşma yaptı
er hat es heimlich getan gizlice yaptı
er hat es in der Tat gemacht gerçektende bunu yaptı
Er hat es mit dir getan? bunu seninle yaptı
er hat nur Spaß gemacht sadece şaka yaptı
er hat sich gedrückt kaçamak yaptı
er hat sich in drei Sportarten einen Namen gemacht üç spor dalında isim yaptı
er köpfte zum 1:0 ein kafa golüyle skoru 1:0 yaptı
er schob den Ball zum 1:0 ein [Fußballjargon] topu itip skoru 1:0 yaptı
er tat sein bestes elinden geleni yaptı
Frau hatte zwei Fehlgeburten {sub} {f} kadın iki defa düşük yaptı
gefaulenzt [er, sie, es hat~] tembellik yaptı
gegrillt [er, sie, es hat~] ızgara yaptı
gehortet [er, sie, es hat~] stok yaptı
geknausert [er, sie, es hat~] cimrilik yaptı
geknausert [er, sie, es hat~] pintilik yaptı
geknebelt [er, sie, es hat~] baskı yaptı
0.004s