Keine direkten Treffer gefunden für: gözleri

Deutsch Türkisch

61 indirekte Treffer gefunden für: gözleri

Deutsch Türkisch
absehen {v} gözlerine bakıp maksadını öğrenmek
an den Augen ablesen gözlerinden okumak
anblinzeln {v} [blinzelte an, hat angeblinzelt] gözleri yarı kapalı bakmak
anfunkeln {v} gözleri parıldayarak bakmak
auf jemanden stieren {v} gözlerini dikerek bakmak
aufsehen {v} gözlerini kaldırıp bakmak
Augen aufbehalten {sub} {f} gözleri açık tutmak
Augen aufmachen {sub} {f} gözleri açmak
Augen aufreißen {sub} {f} gözleri açmak
Augen aufschlagen {v} gözleri açmak
Augen mit Essig waschen gözleri sirke ile yıkamak
Augen nicht trauen wollen gözlerine inanamamak
Augen nur für jemanden haben gözleri sadece birini görmek
Augen schließen {v} gözlerini kapamak
augen verbinden {sub} {f} gözleri bağlamak
Augen voller Tränen gözleri yaş dolu
die Augenarzthelferin {sub} {f} [weiblich] gözleri açmak
das Augenbinden {sub} {n} gözleri bağlama
das Augenspiegeln {sub} {n} gözleri aynaya tutma
Augen zum Strahlen bringen gözlerini parıldatmak
ausblicken {v} gözleriyle araştırmak
aussehen {v} gözleriyle araştırmak
ausstechen {v} [Augen~] gözlerini oymak
ausstechen {v} [durch einen Stich zerstören] gözlerini oymak
äugeln {v} [äugte, hat geäugt] gözlerini süzerek bakmak
blenden {v} [durch Licht] gözlerini kamaştırmak
der Blickanfall {sub} {m} gözlerin kramp halinde yukarı aşağı veya yana kayması
die Blinde {sub} {f} gözleri görmeyen
der Blinder {sub} {m} gözleri görmeyen
den Blick auf etwas heften gözlerini bir şeye dikmek
den Blick auf jemanden heften gözlerini birine dikmek
die Augen aufschlagen gözlerini açmak
die Augen schließen gözleri kapatmak
die Augen spülen gözleri yıkamak
die Augen vor der Sonne schützen gözleri güneşten korumak
Du hast wohl Tomaten auf den Augen? {ugs.} gözlerin körmü?
die Dunkeladaption {sub} {f} gözlerin karanlığa intibakı
durchblicken {v} [ich blickte durch, ich habe durchgeblickt] gözlerinden okumak
ein Auge auf jemanden werfen {v} gözleriyle birini kesmek
es schwindelt mir gözlerim kararıyor
es wird Ihren Augen schaden gözlerine zarar verir
feuchte Augen bekommen {v} gözleri yaşarmak
fixieren {v} [anstarren] gözlerini dikmek
ganz feuchte Augen bekommen {v} gözleri yaşarmak
glupschen {v} gözlerini çıkarıp içine bakmak
große Augen machen {v} gözlerini faltaşı gibi açmak
große Augen machen {v} gözlerini fal taşı gibi açmak
gute Augen haben {v} gözleri iyi görmek
ich traute meinen Augen nicht gözlerime inanamamıştım
Ihre Augen standen voller Tränen gözleri yaşla doluydu
Ihre Augen waren ausdruckslos gözlerinde bir manâ yoktu
die Froschaugen {sub} {pl} kurbağa gözleri
die Hamsteraugen {sub} {pl} sıçan gözleri
die Handschuhfächer {sub} {pl} [Auto] (otomobil) torpido gözleri
die Kabelschübe {sub} {pl} kablo gözleri
die Katzenaugen {sub} {pl} kedigözleri
die Kuhaugen {sub} {pl} inek gözleri
das Licht {sub} {n} av hayvanlarının gece parlayan gözleri
die Mädchenaugen {sub} {pl} kız gözleri
die Schrankfächer {sub} {pl} dolap gözleri
die Schubfächer {sub} {pl} çekmece gözleri
0.005s