5 direkte Treffer gefunden für: doga

Deutsch Türkisch
die Natur {sub} {f} doğa
das Naturgenie {sub} {n} doğa
die Umwelt {sub} {f} doğa
das Wesen {sub} {n} doğa
die Wesensart {sub} {f} doğa

77 indirekte Treffer gefunden für: doga

Deutsch Türkisch
abartig {adj} doğal olmayan
abnorm {adj} doğal olmayan
Abrechnungen in Naturalien {sub} {pl} doğal karşılıklı hesaplar
affektiert {adj} doğal olmayan
als natürliche Folge {sub} {f} doğal sonuç olarak
als natürliches Ergebnis {sub} {n} doğal sonuç olarak
alte Eichen beherrschen die Landschaft doğa eski meşelerle dolu
an der natürlichen Schönheit erfreuen {v} doğal güzelliğinden hoşnut olmak
die Atresie {sub} {f} doğal açıklığın olmaması (meselâ makat deliği)
auf natürliche Weise doğal şekilde
aufgrund ihrer Natur doğası sebebiyle
die Aufsichtsbehörde {sub} {f} [für Flüsse, Häfen, Forst] doğa denetim makamı
aus dem Stegreif [ohne Vorbereitung] doğaçlayarak
aus dem Stegreif [ohne Vorbereitung] doğaçtan
ausgenommen höhere Gewalt doğa afeti harici
Auswirkungen auf die Umwelt {sub} {pl} doğaya etkileri
Belange des Naturschutzes {sub} {pl} doğayı koruma menfaatleri
die Beschaffenheit {sub} {f} doğal hali
das Biofood {sub} {n} {ugs.} doğal yemek
der Biogärtner {sub} {m} doğal bahçe işleyen bahҫıvan
das Biohaus {sub} {n} doğal ev
der Biohof {sub} {m} doğal bahçe
der Biolack {sub} {m} doğal cila
der Bioladen {sub} {m} doğal maddeler satan dükkân
der Biolandbau {sub} {m} doğal ziraat
biologisch {adj} doğal maddelerden yapılma
biologisch zersetzbar doğal ayrıştırılabilir
die Biomilch {sub} {f} doğal süt
der Biomilchbauer {sub} {m} doğal süt üreticisi
der Blumenschmuck {sub} {m} doğal çiçeklerle süsleme
der Bodenschatz {sub} {m} doğal kaynağı
Bus mit Erdgasantrieb {sub} {m} doğalgaz ile çalışan otobüs
dem Ruf der Natur folgen doğanın sesine kulak vermek
denaturieren {v} [denaturierte, habe denaturiert] doğallığını bozmak
denaturierte Lebensmittel {sub} {pl} doğal karakteri bozulmuş yiyecekler
denaturierte Lebensmittel {sub} {pl} doğallığı bozulmuş yiyecekler
die Denaturierung {sub} {f} doğallığını bozma
die Diabolepsie {sub} {f} doğa üstü güçlerle ilişkide olduğuna inanma
die Launen der Natur doğanın dengesizlikleri
die Natur ist ein Tempel Gottes doğa tanrının kutsal yeri
die natürliche Folge sein doğal sonuç olmak
die Dogaressa {sub} {f} dogares
die Dogaressa {sub} {f} doç'un karısı
echt {adj} doğal
die Ehrensache {sub} {f} doğal görev
ein Fleck, Schandfleck in der Landschaft doğada bir leke, kara leke
ein natürlicher Tod doğal bir ölüm
ein Wunder der Natur doğanın mucizesi
eine Selbstverständlichkeit doğal durum
eines natürlichen Todes sterben doğal nedenlerle ölmek
Eingebung der Natur doğanın ilhamı
Allmutter Natur {sub} {f} tabiat ana doğa
die Alpenlandschaft {sub} {f} dağlık doğa
anwendungsbezogener Natur {sub} {f} uygulamalı doğa
das Arkadien {sub} {n} mutlu yaşam ortamı doğa
die Dünenlandschaft {sub} {f} kumul doğa
freie Natur {sub} {f} boş doğa
das Friaul {sub} {n} İtalya`da doğa
gefällige Landschaft {sub} {f} güzel doğa
die Geistigkeit {sub} {f} zihinsel doğa
die Gletscherlandschaft {sub} {f} buzul doğa
grandiose Landschaft {sub} {f} muhteşem doğa
die Hanglandschaft {sub} {f} bayırlı doğa
die Heidelandschaft {sub} {f} step doğa
heitere Landschaft {sub} {f} güneşli doğa
herrliche Landschaft {sub} {f} harika doğa
historische Landschaft {sub} {f} tarihi doğa
die Hügellandschaft {sub} {f} engebeli doğa
das Karien {sub} {n} [historische Landschaft in Kleinasien] Anadolu`da tarihi doğa
komische Natur {sub} {f} tuhaf doğa
die Kulturlandschaft {sub} {f} kültürel doğa
Kyrenaika, Cyrenaika {sub} {f} Kuzey Afrika`da doğa
die Lärmumwelt {sub} {f} gürültülü doğa
die Marschlandschaft {sub} {f} bataklık doğa
die Moorlandschaft {sub} {f} bataklık doğa
die Naturlandschaft {sub} {f} doğal kalmış doğa
das Stillleben {sub} {n} cansız doğa
0.004s