21 direkte Treffer gefunden für: bloß


52 indirekte Treffer gefunden für: bloß

Deutsch Türkisch
bloß 10 Jahre alt sadece 10 yaşında
Bloß deinetwegen ... senin yüzünden
bloß ein Kind sadece bir çocuk
bloß ein Vorurteil sadece ön yargı
bloß ein Vorwand sadece bahane
bloß eine Formalität sadece formalite
bloß eine Formsache sadece formalite icabı
bloß eine Kleinigkeit sadece küçük bir şey
bloß eine Zahl sadece bir sayı
bloß liegen {v} çıplak yatmak
bloß nicht! sakın ha!
bloß stellen {v} küçük düşürmek
bloß wegen ein paar Leuten sadece birkaç kişi nedeniyle
bloßdecken {v} örtüyü almak
bloßdecken {v} örtüyü kaldırmak
bloße Annahme {sub} {f} sadece tahmin
bloße Drohung {sub} {f} kuru sıkı
bloße Formalität {sub} {f} sadece formalite
bloße Gedanke {sub} {m} sadece düşünce
bloße Gewalt {sub} {f} sadece kaba güç
bloße Haut {sub} {f} çıplak deri
bloße Propaganda {sub} {f} sadece propaganda
bloße Redensarten {sub} {pl} sadece konuşma türleri
bloße Worte {sub} {pl} lâfta kalmış sözler
bloßes Auge {sub} {n} çıplak göz
bloßes Getue {sub} {n} yapmacık kibarlık
bloßfüßig {adj} yalın ayak
bloßfüßig {adj} çıplak ayak
bloßgestellt rezil etti
bloßgestellt werden {v} rezil edilmek
bloßlegen {v} [etwas~] açığa vurmak
bloßlegen {v} [jemanden enthüllen] birini soymak
bloßlegen {v} [etwas~] meseleyi tüm çıplaklığıyla ortaya koymak
bloßlegen {v} [etwas~] meydana çıkarmak
bloßlegen {v} [etwas~] ortaya koymak
bloßlegen {v} [ausgraben] toprak kazmak, harfetmek
bloßlegen {v} [jemanden enthüllen] çırılçıplak hale getirmek
die Bloßlegung {sub} {f} açığa vurma
bloßliegen {v} uyurken bir tarafı açık kalmak
bloßstellen {v} [figürlich] kepaze etmek
bloßstellen {v} [figürlich] rezil etmek
bloßstellen {v} [stellte bloß, hat bloßgestellt] birini rezil etmek
bloßstellen {v} [stellte bloß, hat bloßgestellt] birinin karizmasını çizmek
bloßstellen {v} [stellte bloß, hat bloßgestellt] bozum etmek
bloßstellen {v} [stellte bloß, hat bloßgestellt] itibarını ayaklar altına almak
bloßstellend {adj} açığa vuran
bloßstellend {adj} rezil eden
bloßstellendes Beweismaterial {sub} {n} açığa çıkaran delil malzemesi
die Bloßstellung {sub} {f} birini rezil etme
die Bloßstellung {sub} {f} karizmayı çizdirme
die Bloßstellung {sub} {f} küçük düşürme
lass bloß bunu sakın yapma!
0.004s