Keine direkten Treffer gefunden für: yüzü

Deutsch Türkisch

77 indirekte Treffer gefunden für: yüzü

Deutsch Türkisch
abgestreifte Haut {sub} {f} [Schlange] yüzülmüş deri
abweisend {adj} yüzü gülmez
andonnern {v} [donnerte an, hat angedonnert] yüzüne karşı bağırmak
anlachen {v} [lachte an, hat angelacht] yüzüne gülmek
anmalen {v} [sich] yüzü boyamak
anniesen {v} yüzüne karşı hapşırmak
ansehen {v} [sah an, hat angesehen] yüzünden anlamak
ansehen {v} [sah an, hat angesehen] yüzünden okumak
anspeien {v} yüzüne tükürmek
anspeiend {adj} yüzüne tüküren
das Antiverhüllungsgesetz {sub} {n} [Vermummungsverbot] yüzü örtme yasağı kanunu
auf dem Bauch landen yüzüstü düşmek
auf dem Bauch liegen yüzüstü yatmak
auf dem Bauch liegend yüzüstü yatan
auf den Bauch fallen {v} yüzüstü düşmek
backenbärtig {adj} yüzü sakallı
das Badegewässer {sub} {n} yüzülebilen sular
der Badeteich {sub} {m} yüzülen gül
der Badeweiher {sub} {m} yüzülen mekân
die Badezone {sub} {f} yüzülebilen muhit
die Bauchlage {sub} {f} yüzü koyun yatırma
die Bauchlage {sub} {f} yüzüstü yatış
beringen {v} [beringte, hat beringt] yüzük geçirmek
beringen {v} [beringte, hat beringt] yüzük takmak
beschämen {v} [beschämte, hat beschämt] yüzü kızartmak
bezirzen {v} [charmant überreden] yüzüne gülerek başka bir şey elde etmek
breit grinsen {v} yüzüne bakıp gülmek
bäuchlings {adv} [auf dem Bauch] yüzükoyun
da [angesichts dessen] yüzünden
darauf losschwimmen yüzüp gitmek
das Gesicht anschmieren {v} yüzü kirletmek
das Gesicht anschmieren {v} yüzü lekelemek
das Gesicht entstellen {v} yüzünün görünüşünü bozmak
das Gesicht zuwenden {v} yüzü çevirmek
dreckig im Gesicht yüzü kirli paslı
durch {adv} yüzünden
durchfurchen {v} {ugs.} yüzü buruşturmak
ein dickes Fell haben yüzüne tükürsen yağmur yağıyor der
ein langes Gesicht machen yüzü asmak
ein Lächeln zog über sein Gesicht yüzünde bir gülümseme oluştu
ein saures Gesicht machen yüzü ekşitmek
ein saures Gesicht zeigen yüzü ekşitmek
eine Fratze ziehen {v} yüzü ekşitmek
eine reine Weste haben {v} yüzü ak olmak
eine weiße Weste haben yüzü ak olmak
einen Ausschlag im Gesicht bekommen {v} yüzünde çıban çıkmak
einhundertster Geburtstag {sub} {m} yüzüncü yaş doğum günü
einhundertster Jahrestag {sub} {m} yüzüncü gün
entgegenschlagen {v} [Nebel] yüzüne çarpmak
er strahlte übers ganze Gesicht yüzü pirü pırıldı
er wurde feuerrot yüzü kıpkırmızı kesildi
der Abbaustoß {sub} {m} işletme yüzü
der Abendhimmel {sub} {m} güneş batışından birkaç saat sonrası gökyüzü
die Abrechte {sub} {f} kumaşın ters yüzü
die Abseite {sub} {f} kumaşın ters yüzü
die Abtriebsfläche {sub} {f} açılmış orman yüzü
adaptierbare Benutzerschnittstelle {sub} {f} uyarlanabilen kullanıcı arayüzü
das Affengesicht {sub} {n} maymun yüzü
die Ambossbahn {sub} {f} örs yüzü
die Andromeda {sub} {f} kuzeyde yıldızlı gökyüzü
die Anschlussschnittstelle {sub} {f} bağlantı arayüzü
der Autositzüberzug {sub} {m} otomobil oturağı yüzü
der Äther {sub} {m} gökyüzü
das Baby-Gesicht {sub} {n} bebek yüzü
das Babygesicht {sub} {n} bebek yüzü
der Background {sub} {m} yüzü
Bahn eines Hobels {sub} {f} rende yüzü
bedeckter Himmel {sub} {m} bulutlarla kaplanmış gökyüzü
die Belastungsfläche {sub} {f} taşıma yüzü
die Belastungsfläche {sub} {f} yükleme yüzü
die Benutzerschnittstelle {sub} {f} kullanıcı arayüzü
die Bettischplatte {sub} {f} yatak masası yüzü
die Bewandtnis {sub} {f} [Beschaffenheit] yüzü
der Blastoderm {sub} {m} [Keimhaut] bakteri dışyüzü
blauer Planet {sub} {m} yeryüzü
blutroter Himmel {sub} {m} kan kırmızısı gökyüzü
die Bodenreibung {sub} {f} yerin sürtünün yüzü
0.005s