die
Agitation
{sub}
{f}
|
insanın zihninde ve duygu dünyasında sarsıntı yaratma
|
|
alles Menschenmögliche
{sub}
{n}
|
insanın yapabileceği her şey
|
|
da geht einem das Herz auf
|
insanın içi açılıyor
|
|
dass einem Hören und Sehen vergeht
|
insanın nefesini kesecek kadar
|
|
es ist zum Verzweifeln
|
insanın çıldırası geliyor
|
|
es ist zum Einschlafen
|
insanın uykusunu getiriyor
|
|
Fertilität beim Menschen
{sub}
{f}
|
insanın doğurganlığı
|
|
das
Fremdschämen
{sub}
{n}
|
insanın utanarak yüzünü eliyle kapaması
|
|
für den menschlichen Verzehr geeignete Milch
|
insanın içebileceği süt
|
|
die
Gotteskindschaft
{sub}
{f}
|
İnsanın Allah`a sıkı bağlılığı
|
|
Hinterher ist man immer klüger
|
insanın sonradan aklı başına geliyor
|
|
Hinterher ist man immer klüger als vorher
|
insanın daima sonradan aklı başına geliyor
|
|
der
Hominid
{sub}
{m}
|
insanın türediği canlı cinsi
|
|
die
Hominiden
{sub}
{pl}
|
insanın türediği canlı cinsleri
|
|
das
Innenleben
{sub}
{n}
|
insanın iç dünyası
|
|
Lebensgrundlagen des Menschen
{sub}
{pl}
|
insanın yaşam temelleri
|
|
die
Lokomotion
{sub}
{f}
[der menschliche Gang, Bewegung von einer Stelle zur anderen]
|
insanın bir yerden diğer bir yere hareketi
|
|
menschenmöglich
{adj}
|
insanın elinden gelebilen şey
|
|
menschenmöglich
{adj}
|
insanın yapabileceği şey
|
|
menschliche biologische Indikatoren
{sub}
{pl}
|
insanın biyolojik emareleri
|
|
menschliche Fehlhandlung
{sub}
{f}
|
insanın hatalı davranışı
|
|
menschliches Blut hat überall dieselbe Farbe
{sub}
{n}
|
insanın kan rengi her yerde aynı
|
|
menschliches Fehlverhalten
{sub}
{n}
|
insanın hatalı davranışı
|
|
die
Phrenologie
{sub}
{f}
[Med.]
|
insanın kafasına bakarak karakterini ve kabiliyetini belirtme bilgisi
|
|
Physiologie des Menschen
{sub}
{f}
|
insanın fizyolojisi
|
|
die
Seele
{sub}
{f}
|
insanın içi
|
|
die
Selbstachtung
{sub}
{f}
|
insanın kendine duyduğu saygı
|
|
der
Stimmungskiller
{sub}
{m}
|
insanın keyfini kaçıran
|
|
der
Ultraschall
{sub}
{m}
|
insanın duyamayacağı yüksek ses dalgası
|
|
wenn man bloß daran denkt
|
insanın aklına geldiğinde
|
|
Wie man sich bettet, so liegt man
|
insanın hayatını nasıl kuracağı kendine bağlı
|
|